Karanlık Aydınlık

Saddam Hafter’in Ankara ziyareti

Doğu Akdeniz’de enerji ve egemenlik üzerinden yürütülen büyük satranç oyununda Ankara’da yeni bir perde açılıyor.

Doğu Akdeniz’de enerji ve egemenlik üzerinden yürütülen büyük satranç oyununda Ankara’da yeni bir perde açılıyor.

Yunanistan’ın Seville Haritasına dayalı deniz yetki alanı iddiaları sadece Türkiye’yi değil, aynı zamanda Libya’yı da hedef alırken; Ankara’dan dikkat çekici bir hamle geldi. Libya’nın doğusunu temsil eden Saddam Hafter’in Ankara ziyareti, bölgede yeni bir sayfanın habercisi olabilir.

Yunanistan’ın harita oyunu: Hem Türkiye’ye hem Libya’ya kuşatma

Yunanistan’ın Avrupa Birliği destekli Seville Haritası’na yaslanarak yürüttüğü deniz yetki politikası, Akdeniz’in doğusunda dengeleri alt üst ediyor. Bu harita, Türkiye’yi neredeyse kendi kıyılarına hapsederken, Libya’nın da doğu ve batı kıyı şeridindeki deniz yetkilerini görmezden geliyor. Son olarak ABD merkezli enerji şirketi Chevron’un Girit’in güneyinde 47 bin kilometrekarelik bir alanda doğalgaz ve petrol aramak istemesi, krizi daha da derinleştirdi. Oysa söz konusu bölge, Libya’nın MEB sınırları içinde ve Türkiye ile 2019 yılında imzalanan deniz yetki mutabakatının da kapsama alanına giriyor. Yunanistan ise sanki bu gerçeklik yokmuş gibi davranıyor.

Ankara’nın cevabı gecikmedi: Doğu Libya ile yakın temas

Tam da bu gelişmelerin gölgesinde, Libya Ulusal Ordusu Kara Kuvvetleri Komutanı Saddam Hafter’in Ankara’ya yaptığı ziyaretin zamanlaması hayli dikkat çekici. 4 Nisan 2025’te gerçekleşen temas, sadece sembolik değil, aynı zamanda stratejik bir mesaj niteliği taşıyor. Hafter’in Türk Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’le yaptığı görüşmeler, Türkiye’nin sadece Trablus hükümetiyle değil, Bingazi merkezli yapılarla da iş birliğini artırma niyetinde olduğunu gösteriyor.

Tek kutuplu Libya politikası sona mı eriyor?

Ankara, Libya’da yıllardır Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Trablus merkezli yönetimi destekliyordu. Ancak artık tablo değişiyor. Sahadaki fiili durumu dikkate alan yeni yaklaşımda, doğudaki aktörlerle de diplomatik ve askeri bağların kurulması ön planda. Bu da Libya’da daha kapsayıcı, tüm taraflarla temas kuran bir politika izleneceğinin işareti.

TRENDS Araştırma Merkezi’nden Serhat Süha Çubukçuoğlu’nun ifadesiyle bu ziyaret, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki yayılmacı girişimlerine verilen dolaylı ama güçlü bir yanıttır. Türkiye, Libya’nın doğusuyla kurduğu bu yeni köprü sayesinde, deniz yetki sınırları konusunda daha sağlam bir iş birliği zemini inşa etmeyi amaçlıyor.

SİHA’lar, askeri eğitim ve yeni iş birliği arayışı

Ziyaretin gündeminde sadece siyasi diyalog yoktu. Türk savunma sanayisinin en önemli kalemlerinden biri olan silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) Libya Ulusal Ordusu’na satışı da masadaydı. Saddam Hafter’in bu konuda olumlu sinyaller verdiği bildiriliyor. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri’nden eğitim ve donanım desteği alınması yönünde de görüşmelerin yapıldığı anlaşılıyor. Bu tarz bir iş birliği hayata geçerse, Türkiye yalnızca Libya’nın batısında değil, doğusunda da etkin bir aktör haline gelebilir.

Aynı zamanda bu yakınlaşma, son yıllarda unutulmuş gibi görünen 2019’daki deniz yetki mutabakatını da yeniden gündeme taşıyabilir. Türkiye’nin, Libya açıklarında hidrokarbon arama faaliyetlerine dönüşünün önü açılabilir. Somali örneğinde olduğu gibi, askeri ve stratejik iş birlikleri, denizlerdeki hak arayışını da güçlendirebilir.

Ulusal birlik ve Akdeniz’de yeni denge arayışı

Milli Savunma Bakanlığı çevrelerinden gelen mesajlara göre bu ziyaret, Libya’da iç barış ve ulusal birlik arayışına katkı sunan önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Türkiye, bir dönem yalnızca Trablus’a odaklanan bir dış politikadan, tüm Libya halkını kucaklayan daha dengeli bir çizgiye yöneliyor. Bu değişim, hem Libya’nın iç istikrarına hem de Doğu Akdeniz’deki hukuk dışı harita dayatmalarına karşı ortak bir duruşa kapı aralayabilir.

Sadece enerji değil, egemenlik meselesi

Doğu Akdeniz meselesi, yüzeyde enerji kaynaklarıyla ilgili gibi görünse de özünde bir egemenlik sorunudur. Yunanistan, Seville Haritası’nı öne sürerek yalnızca Türkiye’yi değil, kıyıdaş diğer ülkeleri de denizlerden izole etmeye çalışıyor. Ankara’nın buna cevabı ise net: Libya’nın doğusuyla da el ele vererek denizlerde ortak hak mücadelesi yürütmek.

Bu çerçevede Saddam Hafter’in ziyareti, yalnızca bir diplomatik temas olarak görülmemeli. Aynı zamanda Doğu Akdeniz’de yeni bir denge kurulmasının ilk adımı olarak okunmalı. Yunanistan’ın oldubittilerine karşı şekillenen bu yeni cephe, sadece Türkiye değil, tüm bölge için daha adil bir deniz düzeninin kapısını aralayabilir.

Yorum yaz Yorum yaz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Önceki Haber

Yunanistan, NATO’nun çelişkili halkası

Sonraki Haber

Yunan savunma şirketi EODH Dynamics, yeni tesis kuruyor