Karanlık Aydınlık

Türkiye Karşıtlığı Devam Ediyor; HALC’ın Kampanyası ve ABD’deki Oturum

HALC, Türkiye’yi hedef alan yeni bir kampanya başlatırken, Türkiye NATO ve ABD ekseninde Yunanistan ve İsrail çevrelerinden eleştiri alıyor.
Fotoğraf: Temsili / Nikos Dendias, HALC ve AJP Başkanları ile birlikte.

Türkiye’nin NATO’daki yeri ve ABD ile ilişkilerine dair olumsuz tavırlar eşliğinde Türkiye karşıtlığı devam ediyor. Özellikle Yunanistan ve İsrail kanadından Türkiye’nin NATO’daki ve bölgedeki kilit yönü göz ardı edilerek, Yunan ve İsrail çıkarlarının yürütülebilmesi amacıyla belirli adımlar atılıyor.

Daha önce de Türkiye karşıtı kampanyalar düzenleyen Yunan-Amerikan Liderlik Konseyi (HALC), Türkiye’nin ABD ile olan ilişkilerini sorgulatmak amacıyla ‘#WorstAllyEver‘ (En Kötü Müttefik) adlı yeni bir kampanya başlattı.

HALC’ın resmi web sitesinde yer alan bilgilere göre, kampanya, Türkiye’nin ABD müttefiki olarak güvenilirliğini ve NATO ittifakı içindeki rolünü sorgulamayı amaçlıyor. Kampanya, Suriye’deki çatışmaların yeniden alevlendiği bir dönemde duyuruldu.

Yayınlanan videoda, Özellikle, Trump’ın Amerikan askerlerini bölgeden çekme kararının ardından yaşanan olaylara Türkiye’ye karşı olumsuz bir tavır takınılarak dikkat çekiliyor. Öte yandan Türkiye’nin terör ile mücadele çabalarını “Amerika’nın müttefiki Kürtlere karşı katliam” şeklinde dile getiriyorlar.

Videoda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2017 Washington ziyareti sırasında yaşanan olaya da yer veriliyor. Erdoğan ve heyeti Beyaz Saray’daki toplantıdan sonra Büyükelçilik konutuna geçmişti. Burada Erdoğan destekçilerinin yanı sıra protesto amaçlı gelen PKK ve FETÖ yandaşı protestocular da bulunuyordu. Taraflar arasında tartışmalar yaşandı ve olay fiziksel müdahaleye dönüştü, olaya Erdoğan’ın güvenlik görevlileri de müdahil oldu. Bu olay o dönem, Türk güvenlik görevlilerinin Amerikalı sivillere yönelik şiddet içeren müdahalesi şeklinde yansıtılmak istendi. Türk Büyükelçiliği ise, protestocuların Erdoğan’ı desteklemeye gelenleri kışkırttığını ve grubun kendilerini savunmak için karşılık verdiklerini söylemiş, ABD’nin suçlamalarına ve açtığı soruşturmalara karşı çıkmıştı.

HALC, Türkiye’nin dış politikasını agresif olarak niteleyerek, Trump yönetiminin Ankara’ya yönelik potansiyel yeni silah satışlarının gerçeklememesini istiyor. Bu tür anlaşmaların Türkiye tarafından bölgedeki ABD müttefikleri ve çıkarları aleyhine kullanılabileceği iddia ediliyor. Türkiye’nin savunma sanayi alanındaki yerli gelişimine ve Avrupa ülkeleriyle olan alışverişine Yunanistan’ın sürekli engel olma çabaları göz önüne alındığında bu tür talepler ve iddiaların artması şaşırtıcı değil.

HALC İcra Direktörü Endy Zemenides, Kathimerini gazetesine yaptığı açıklamada, “Eğer ABD’yi istismar etmeye çalışan sözde müttefikleri eleştireceksek, Türkiye listenin en başında yer almalıdır. Ne yazık ki Biden yönetimi, Ankara’nın ABD’nin birçok önceliğini ‘rehin’ almasına izin verdi. Başkan Trump ve Kongre, artık bu taktiklerin ABD tarafından tolere edilmeyeceğini net bir şekilde göstermelidir” ifadelerini kullandı.

Fotoğraf: Temsili

Türkiye’ye Yönelik Suçlamalar Artıyor

Öte yandan geçen günlerde gerçekleşen Doğu ve Batı Arasında Türkiye oturumunda Yunan ve İsrail kesiminin Türkiye’ye karşı suçlayıcı tavırları öne çıktı. Türkiye’nin neo-Osmanlıcılık yaptığına dair iddiaların da dile getirildiği oturumda bazı meclis üyelerinin özellikle Yunanistan ve Kıbrıs açısından ABD ile garanti altına alınmış bir ilişki yaratmak için çaba sarf etmesi ön plandaydı.Aynı zamanda Filistin meselesine olan desteğimize dair İsrail düşmanlığı ile terör yanlısı olarak nitelendirilmeler ve NATO sınırlarını riske atma suçlamaları da yer aldı.

6 Mart 2025 tarihinde ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu Avrupa Alt Komitesi’nde “Doğu ve Batı Arasında Türkiye” başlıklı bir oturum düzenlendi. Bu oturumda, Türkiye’nin NATO’daki rolü, Rusya, Çin ve İran ile ilişkileri, S-400 hava savunma sistemi alımı ve Orta Doğu’daki politikaları gibi konular ele alındı.

Oturumda Türkiye’nin ABD için vazgeçilmez bir müttefik olduğu çoğunlukla vurgulanırken, eleştiriler de yer almaktaydı. Türkiye’nin ulusal güvenlik adına dış politika tutumları, özellikle Yunan ve İsrail kökenli üyeler tarafından ya da bu ülkelere yakın çevrelerce müttefikliği bozuyor şeklinde değerlendirildi.

Temsilci Joe Wilson, Türkiye’nin NATO’nun güneydoğu kanadını güvence altına aldığını, Ukrayna’ya silah desteği sağladığını ve Karadeniz’de Rusya’nın hareket alanını kısıtladığını belirtti. Wilson, “Türkiye, Batı’nın güvenliği için kritik bir oyuncudur ve bu iş birliği sürdürülmelidir” dedi.

Temsilci Mark Green ise Türkiye’nin NATO için oynadığı rolü vurgulayarak, “Türkiye’nin eşsiz bir konumu var ve bu avantajı NATO’nun güvenlik çerçevesinde daha etkin kullanmalı” şeklinde konuştu. Green ayrıca, “Türkiye, NATO içindeki en büyük ikinci orduya sahip ve bu, ittifakın caydırıcılık kapasitesi açısından büyük bir güç anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

Washington Institute uzmanlarından Anna Borschevskaya ise Türkiye’nin, Doğu Akdeniz ve Karadeniz’de Rusya’nın etkisini sınırlamada önemli bir partner olabileceğini savundu.

Oturumda konuşan eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı Celeste Wallander, Türkiye-ABD ilişkilerinin “zorlu ancak vazgeçilmez” olduğunu belirtti. Wallander, “ABD, Türkiye ile çalışarak bölgedeki sorunları çözebilir ancak Ankara’yı sorumlu tutmayı da ihmal etmemeli” diyerek, iki ülke arasındaki iş birliğinin önemine değindi.

Yunanistan ve İsrail Türkiye’nin Bölgedeki Gücünden Rahatsız

Türkiye’ye yönelik eleştirilerin başında, İsrail ile ilişkilerinin kötüleşmesi ve Hamas’a destek iddiaları yer aldı. Temsilciler Meclisi Üyesi Sheila Cherfilus-McCormick, “Türkiye’nin Suriye’de Kürt güçlerine yönelik saldırıları yalnızca bölgedeki yönetim istikrarını değil, aynı zamanda IŞİD’in yeniden güç kazanmasını da teşvik edebilir” diyerek Ankara’nın politikalarının ulusal güvenlik sorunu oluşturduğunu savundu.

Bir diğer eleştiri, Türkiye’nin Yunanistan ve Kıbrıs ile yaşadığı gerilimler üzerinden geldi. Yunan kökenli Temsilci Dina Titus, “Türkiye, Erdoğan’ın hayal ettiği bölgesel genişleme planlarını destekliyor gibi görünüyor. Bu yüzden bizim için daha güvenilir bir ortak olan Yunanistan’a öncelik vermeliyiz” dedi. Titus ve bazı vekiller, ABD’nin Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Kıbrıs ile iş birliğini artırması gerektiğini savundu.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Foundation for Defense of Democracies’in İcra Direktörü Jonathan Schanzer, “Türkiye, Hamas’a verdiği destek nedeniyle terörü destekleyen bir devlet statüsüne alınmalı” ifadesini kullanarak, Ankara’nın politikalarının İsrail’in güvenliğini tehdit ettiğini öne sürdü. Türkiye’nin İsrail düşmanı bir ülke oluğunu ve İsrail türkiye ilişkisinin 2023 yılından beri kötüye gittiğini öne süren Schanzer, ABD’nin Türkiye’ye yönelik yaptırımları artırmasını ve silah satışlarını kısıtlamasını önerdi.

Doğu Akdeniz meselesi, Suriye ve Filistin’de yaşananlar, Türkiye’nin bölgedeki gücü ve ulusal güvenlik politikaları bazı dönemlerde müttefikleri ile anlaşmazlıklara neden olsa da bu dengeli siyaseti devam ettirmeliyiz.Türkiye’nin yürüttüğü Mavi Vatan anlayışı ve Kıbrıs konusundaki tavizsizliği, Suriye ile yapılması muhtemel anlaşmalarla birleşince Yunanistan ve İsrail’in ülkeye yönelik kötü imaj yaratma çabaları anlaşılır oluyor.Türkiye’nin NATO’da 73 yıldır süren etkin yeri zaten ittifak kurallarına uyduğumuzun bir göstergesi olarak yerini korurken, sınırlarımızın ihlal edilmesine izin vermemekteki kararlılığımız daima hatırlatılmalı.

Kaynak: Kathimerini, Jewish Insider, hellenicleaders.com,

Yorum yaz Yorum yaz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Önceki Haber

Pensilvanya'da Küçük Uçak Düştü: Yaralılar Var

Sonraki Haber

ABD Temsilciler Meclisi'nden "Türkiye Orta Doğu Sayılsın" Tasarısı