Karanlık Aydınlık

Yerli TF35000 motoru, KAAN’a güç verecek

Türkiye, KAAN için geliştirilen TF35000 ile kendi savaş uçağı motorunu üreten sınırlı ülkeler arasına giriyor.

TEI (TUSAŞ Motor Sanayii), Türkiye’nin yerli beşinci nesil savaş uçağı KAAN için geliştirilen yeni turbofan motoru TF35000’in ilk resmi görselini ve teknik verilerini kamuoyuyla paylaştı.

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) koordinasyonunda geliştirilen TF35000, yüksek itki gücüne sahip askeri turbofan motorlar sınıfına giriyor.

Tam tamına 35.000 libre itki hedefiyle geliştirilen bu motor, Batılı muadilleriyle rekabet etmeyi amaçlıyor ve Türkiye’nin ileri seviye havacılık alanındaki tam bağımsızlık hedefinin somut bir göstergesi olarak öne çıkıyor.

35.000 libre itki gücüne sahip yerli turbofan motor

KAAN savaş uçağı için özel olarak geliştirilen TF35000, yüksek sıcaklığa dayanıklı süper alaşımlar, gelişmiş ısıl bariyer kaplamaları ve yenilikçi soğutma teknolojileri gibi ileri mühendislik çözümleri barındırıyor.

Alanında önde gelen yayın kuruluşlarından biri olan Army Recognition sitesinde yer alan habere de göre bu motor, bugüne kadar Türkiye’de üretilen en güçlü yerli motor olma özelliğini taşıyor. TF35000 sadece üstün itki sunmakla kalmıyor, aynı zamanda daha uzun menzil ve artırılmış yakıt verimliliği hedefliyor.

Bu motorla birlikte Türkiye, süpersonik ve düşük görünürlüklü beşinci nesil uçaklar için tamamen yerli bir güç sistemi üretme kabiliyetine ulaşmış oldu.

Batı’nın motor tekelini kıran stratejik bir hamle

TEI tarafından geliştirilen TF35000, Türkiye’nin havacılık motorları alanındaki dışa bağımlılığını azaltma çabalarının en somut çıktılarından biri olarak dikkat çekiyor.

Kritik savunma teknolojilerinde tedarik zincirlerinin kırılganlaştığı ve ambargoların sıklaştığı bir dönemde, tamamen yerli bir yüksek itki motorunun geliştirilmiş olması, Türkiye’nin sadece teknik açıdan değil, siyasi olarak da dirençli bir savunma altyapısına yöneldiğini gösteriyor.

Beşinci nesil hava muharebe kabiliyetlerinin giderek belirleyici hale geldiği bir dünyada Türkiye, sadece kullanıcı değil, aynı zamanda üretici bir güç haline geliyor.

Yirmi yıllık mühendislik birikiminin ürünü

TF35000, TEI’nin yaklaşık yirmi yıllık havacılık motor teknolojisi çalışmalarının bir sonucudur. Daha önce T700 turboşaft motorlarının alt sistemlerini üreten ve TS1400 motorunu tamamen yerli olarak geliştiren TEI, bu süreçte yüksek performanslı malzemelere, test altyapılarına ve dijital tasarım platformlarına büyük yatırımlar yaptı.

TF35000’in tasarımından üretimine ve test aşamasına kadar tüm süreçlerin Türkiye’de gerçekleştirilmiş olması, motoru bölgedeki diğer projelerden ayırıyor. Birçok ülkenin hâlâ yabancı destekle yürüttüğü projelere karşın, Türkiye kendi ekosistemini kurmuş durumdadır.

F110 motoruna alternatif, F119 ile denk güçte

KAAN prototiplerinde kullanılan ve F-16 gibi platformlarda görev yapan General Electric F110 motorları, hâlâ ABD’nin ihracat kısıtlamalarına tabi.

Bu durum operasyonel bağımsızlığı sınırlarken, TF35000 ise Türkiye’nin kendi mühendisleri tarafından geliştirilen, yerli malzeme ve özgün teknolojiye dayalı bir sistem olarak öne çıkıyor.

35.000 libre itki gücüyle F-22’deki Pratt & Whitney F119 motoruyla aynı seviyeye ulaşan TF35000, Eurofighter Typhoon’daki EJ200 (26.000 lbf), Rafale’daki M88 (17.000–20.000 lbf) ve F-16/F-15’te kullanılan F110 (en fazla 29.000 lbf) gibi motorları geride bırakıyor.

Bu yönüyle TF35000, dünyadaki en üst düzey askeri turbofan motorları arasında yerini alıyor.

Stratejik özerklik ve NATO’ya katkı

Yerli motor geliştirme çabası, sadece teknik bir ilerleme değil, aynı zamanda Türkiye’nin savunma özerkliğini güçlendiren siyasi bir duruş niteliği taşıyor.

NATO içindeki anlaşmazlıkların ve silah ambargolarının gündeme geldiği bir dönemde Türkiye, KAAN uçağını yabancı motorlara bağımlı kalmadan uçurabilecek. Bu durum sadece Türkiye’nin savunma gücünü artırmakla kalmıyor, aynı zamanda NATO’nun güneydoğu kanadını da güçlendiriyor.

Öte yandan TF35000, özellikle küresel etkilerden uzak durmak isteyen ülkeler için de ihraç edilebilir bir motor alternatifi sunuyor.

Bir motorun ötesinde stratejik bir mesaj

TEI’nin TF35000’i kamuoyuna tanıtması, sadece yeni bir motorun duyurusu değil; aynı zamanda Türkiye’nin ileri teknolojiye sahip bir havacılık ülkesi olma kararlılığının ifadesidir.

35.000 libre itki, beşinci nesil uyumluluk ve hem yerli kullanım hem de ihracat potansiyeliyle TF35000, Türkiye’nin ulusal egemenliğini, sanayi gücünü ve NATO içinde caydırıcılığını artırıyor. Bugünün hava üstünlüğü, motor çekirdeğine sahip olanların elindeyken, Türkiye TF35000 ile bu alanda yeni bir sayfa açıyor.

Türkiye’nin yerli savaş uçağı KAAN için geliştirilen TF35000 motoru, sadece bir itki sistemi değil, aynı zamanda milli savunma sanayiinde gelinen teknolojik seviyenin bir göstergesidir.

Yüksek itki – 35.000 lbf sınıfı motor

TF35000, adından da anlaşılacağı üzere 35.000 pound (yaklaşık 156 kN) düzeyinde itki üretmeyi hedefliyor.

Bu güç seviyesi, günümüz beşinci nesil savaş uçaklarının ihtiyaç duyduğu süpersonik seyir (supercruise), dikey tırmanış, yüksek irtifa operasyonları ve düşük radar izli görevler için kritik öneme sahiptir. Bu, KAAN’ın operasyonel kapasitesinde doğrudan etki yaratacak bir fark anlamına gelir.

Motorun yüksek sıcaklıklarda kararlı çalışması için süper alaşımlar, gelişmiş termal bariyer kaplamaları (TBC) ve yenilikçi soğutma sistemleri kullanıldığı belirtiliyor. Bu teknolojiler:

  • Yüksek basınçlı türbin bileşenlerinin ömrünü uzatır.
  • Yüksek çevrim verimliliği sağlar (daha az yakıtla daha fazla güç).
  • Uzun süreli süpersonik uçuşlarda güvenliği artırır.

Bunlar, TF35000’in sadece güçlü değil, aynı zamanda sürdürülebilir ve verimli bir motor olacağını gösteriyor.

Tam bağımsız tasarım – yazılım ve dijital ikiz altyapısı

TEI, motoru tamamen yerli mühendislik altyapısıyla geliştiriyor. Bu durum:

  • Kaynak kodu ve uçuş kontrol algoritmalarının Türkiye’ye ait olmasını sağlıyor.
  • Gelecekteki modernizasyon süreçlerinde dışa bağımlılığı ortadan kaldırıyor.
  • Dijital ikiz (digital twin) teknolojisi ile her motorun ömrü, arızaları ve performansı birebir takip edilebiliyor.

Bu, NATO içindeki birçok ülkenin hâlâ erişemediği bir kontrol seviyesidir.

Stratejik otonomi: Motor bağımsızlığı ne anlama geliyor?

Uçak motoru geliştirme kapasitesi, ülkelerin stratejik hava gücü projelerinde bağımsızlık derecesini belirleyen temel göstergelerden biridir.

Türkiye bugüne kadar F110 gibi ABD menşeli motorlara bağımlıydı. Ancak bu motorlar, ihracat lisansları, bakım sınırlamaları ve teknoloji kısıtlamaları gibi nedenlerle operasyonel özgürlüğü kısıtlayabiliyordu. TF35000 ile:

  • Türkiye, motor entegrasyonu ve yükseltmeleri için hiçbir yabancı otoriteye bağlı olmayacak.
  • Savunma sanayi ihracatında motor kaynaklı ambargo riski en aza inecek.
  • Kritik parçaların ve yazılımların millileşmesiyle birlikte, motor ihracatı da gündeme gelebilecek.
  • İleri versiyonlarının insansız savaş uçaklarına (örneğin ANKA-3, Kızılelma),
  • Hürjet’in gelişmiş varyantlarına,
  • Süpersonik füzelerde veya hipersonik platformlarda türevlerinin kullanılması mümkün hale gelecek.

Böylece motor, yalnızca bir uçak için değil, tüm milli hava savunma altyapısı için bir çekirdek teknoloji konumuna yükselecek.

Yorum yaz Yorum yaz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Önceki Haber

MKE'den Jandarma, Kara Kuvvetleri ve ihracat siparişlerine başarılı teslimatlar

Sonraki Haber

HMS Dragon, süpersonik füzeyi ilk kez başarıyla imha etti