ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yeni yayımladığı bir rapor, Rusya’nın Yeni START Anlaşması’nın denetim hükümlerine uymaması nedeniyle artan endişelere dikkat çekiyor. Raporda, Rusya’nın denetim faaliyetlerine izin vermemesi ve düzenli veri güncellemelerini sağlamaması, ABD’nin anlaşma yükümlülüklerine uyumu doğrulama yeteneğini ciddi şekilde zayıflattığı belirtiliyor.

START Nedir?
START (Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması), Soğuk Savaş sonrası dönemde ABD ile Rusya arasında stratejik nükleer silahların azaltılmasını sağlamak amacıyla imzalanmış bir dizi anlaşmayı ifade eder. 2010 yılında imzalanan Yeni START Anlaşması, tarafların konuşlandırılmış kıtalararası balistik füzeler (ICBM), denizaltıdan fırlatılan balistik füzeler (SLBM) ve ağır bombardıman uçaklarındaki nükleer savaş başlığı sayısını 1.550 ile sınırlar. Bu anlaşma, uluslararası güvenlik ve şeffaflığın sağlanmasında önemli bir rol oynar.

Denetim İhlalleri ve Şeffaflık Eksikliği
Şubat 2023’te anlaşmayı askıya aldığını açıklayan Rusya, merkezi taarruz silah sınırlarına uymaya devam ettiğini iddia ediyor. Ancak ABD yetkilileri bu açıklamalara şüpheyle yaklaşıyor. Rapor, Rusya’nın denetim faaliyetlerini askıya almasının ve veri paylaşımını durdurmasının, anlaşmanın şeffaflık ve güvenilirlik mekanizmalarını işlevsiz hale getirdiğini vurguluyor.
Denetim önlemleri arasında savaş başlıklarının sayısının altı ayda bir bildirilmesi, konuşlandırma durumundaki değişikliklerin anlık olarak paylaşılması ve yerinde denetimler bulunuyor. Özellikle yerinde denetimler, ABD yetkililerinin Rus üslerindeki konuşlandırılmış füzelerdeki savaş başlığı sayısını doğrulamasını sağlıyor. Ancak denetimlerin durdurulması, ABD’nin Rusya’nın nükleer cephaneliği hakkında kesin bilgiye erişimini engelliyor.

Savaş Başlığı Sayısı ve İhlal Endişeleri
Anlaşma, konuşlandırılmış kıtalararası balistik füzeler (ICBM), denizaltıdan fırlatılan balistik füzeler (SLBM) ve ağır bombardıman uçaklarındaki toplam nükleer savaş başlığı sayısını 1.550 ile sınırlandırıyor. Rusya’nın bu sınırı aşıp aşmadığı, denetim mekanizmalarının durdurulması nedeniyle net bir şekilde doğrulanamıyor.
Rapor, Rusya’nın 2024 yılı boyunca büyük ölçekli ihlaller yapmadığını değerlendirse de, savaş başlığı sayısının sürekli olarak sınır değerine yakın olduğunu vurguluyor. Ancak yerinde denetimlerin askıya alınması ve veri güncellemelerinin paylaşılmaması, ABD’nin bu konuda net bir değerlendirme yapmasını engelliyor.

Rusya’nın anlaşmanın izin verdiği savaş başlığı sınırını aşması durumunda, bu yalnızca bir teknik ihlal olarak kalmaz; aynı zamanda küresel güvenlik ve istikrar açısından da ciddi bir tehdit oluşturabilir.
ABD’li uzmanlar, bu tür sınır ihlallerinin, karşılıklı güvenin zedelenmesine ve diğer tarafın kendi cephaneliğini genişletme arayışına girmesine yol açabileceğini ifade ediyor. Bu durum, özellikle mevcut jeopolitik gerilimler göz önüne alındığında, yeni bir silahlanma yarışını tetikleme potansiyeli taşıyor.

Anlaşmanın denetim mekanizmaları, savaş başlığı sayısını doğrulamak ve yanlış beyanları caydırmak için kritik öneme sahiptir.
Yerinde denetimler sayesinde ABD’li yetkililer, Rus üslerinde konuşlandırılmış füzelerdeki yeniden giriş araçlarının (warhead) sayısını görsel olarak inceleyebiliyor ve bu da taraflar arasında şeffaflığı artırıyor. Ancak bu tür denetimlerin askıya alınması, savaş başlıklarının sayısına ilişkin önemli bir veri boşluğu yaratıyor.

Uzmanlar, savaş başlığı sınırına yaklaşmanın veya bu sınırı aşmanın, yalnızca bir silah kontrol anlaşması ihlali olarak değerlendirilmemesi gerektiği konusunda uyarıyor.
ABD, Rusya’yı bu tür ihlallerden kaçınmaya ve anlaşmanın doğrulama rejimini yeniden başlatmaya çağırıyor.
Küresel Silah Kontrolü Baskı Altında
Söz konusu Yeni START Anlaşması’nın 2026’da sona erecek olması, ABD ve Rusya’yı yeni bir anlaşma müzakere etme veya mevcut çerçevenin tamamen ortadan kalkma riskini alma ikilemiyle karşı karşıya bırakıyor.
Silah kontrolü uzmanları, anlaşmanın tamamen işlevsiz hale gelmesinin, zaten istikrarsız olan uluslararası ortamda yeni bir silahlanma yarışını tetikleyebileceği konusunda uyarıyor.

ABD, Rusya’yı anlaşmaya yeniden uyum sağlamaya ve doğrulama rejimini yeniden başlatmaya çağırıyor. Uzmanlara göre, bu çağrıya yanıt verilmemesi, güven eksikliğini artırarak küresel nükleer riskleri daha da büyütebilir.
Rusya’nın Balistik Füze Kapasitesi
Rusya, Soğuk Savaş’tan günümüze kadar dünyanın en gelişmiş balistik füze programlarından birine sahiptir. Sovyetler Birliği’nden miras alınan bu teknolojiyle, Rusya kıtalararası balistik füzeler (ICBM) ve denizaltılardan fırlatılan balistik füzeler (SLBM) alanında ilerlemesini sürdürüyor.
En bilinen kıtalararası balistik füzelerinden biri olan Topol-M, yaklaşık 11.000 kilometre menzile sahiptir ve nükleer savaş başlıkları taşıyabilir.

Buna ek olarak, Rusya, stratejik caydırıcılığını artırmak amacıyla RS-24 Yars ve Sarmat gibi modern balistik füzeler geliştiriyor. RS-24 Yars, bağımsız hedeflere yönlendirilebilen çoklu savaş başlığı (MIRV) sistemiyle donatılmıştır. Bu teknoloji, füzenin aynı anda birden fazla hedefi vurabilmesine imkan tanır.
Sarmat ise daha geniş menzili ve yüksek tahrip gücüyle dikkat çeken yeni nesil bir kıtalararası balistik füze sistemidir.

Rusya’nın balistik füze gücü, kara, deniz ve hava platformlarından ateşlenebilen sistemlerden oluşuyor. Bu çeşitlilik, Rusya’nın askeri stratejilerine esneklik kazandırırken, nükleer caydırıcılık kapasitesini de önemli ölçüde artırıyor.