ABD donanmasının amfibi çıkarma gemileri, hem deniz hem kara operasyonlarını destekleyen çok amaçlı platformlar olarak stratejik önem taşıyor. Bu gemiler yalnızca klasik savaş senaryolarında değil, uyuşturucu kaçakçılığı, kara destekli deniz güvenliği, afet müdahalesi ve bölgesel caydırıcılık görevlerinde de kullanılıyor.
Açık kaynaklarda paylaşılan bilgilere göre 8 Kasım 2025 sabahı, USS Fort Lauderdale (LPD-28) adlı San Antonio sınıfı amfibi çıkarma gemisi Porto Riko’nun Ponce limanına yanaştı. Aynı geminin, Karayipler’deki görevler kapsamında kısa süre önce yeniden devreye girdiği ve devriyelerinin özellikle Venezuela için kritik olarak değerlendirilen bölgelere yöneldiği açıklanmıştı.

San Antonio sınıfı gemiler, helikopterler ve MV‑22 Osprey gibi tiltrotor uçakların operasyonlarını destekleyen bir uçuş güvertesi ile birlikte, çıkarma araçlarını taşıyabilen bölüme sahiptir. Bu sayede gemilerin denizden veya havadan hızlı bir şekilde birlik konuşlandırma veya çıkarma operasyonları yapabiliyor.
Karayipler’de geminin konuşlandırılması, yalnızca deniz savaş gemisi varlığı anlamında değil, aynı zamanda “cephane, personel ve donanım taşıma kapasitesi” bakımından da dikkat çekiyor.
Kara‑deniz bağlantılı görevlerde, özellikle Venezuela’ya yakın sahil alanlarında kaçakçılık, uyuşturucu bağlantılı deniz operasyonları ve bölgesel caydırıcılık açısından bu tür gemilerin varlığı önemli. Gemi, böyle bir kapasiteye dahil edilerek ABD’nin bölgedeki stratejik odaklarından biri hâline gelmiş durumda.

Venezuela açısından ise bu konuşlanma, ülkenin deniz sınırlarına yakın bölgedeki yabancı askeri varlığa dair algıyı artırıyor. Örneğin, Venezuela Cumhurbaşkanı Nicolás Maduro, ABD’nin Karayipler’deki gemi konuşlanmalarını “egemenlik ihlali” olarak nitelendirmiş ve ülkesini “azami hazırlık” durumuna geçirmiştir.
Bölgede ayrıca ABD’nin muhripler, denizaltılar, devriye uçakları, insansız hava araçları ve istihbarat sistemleri ile Venezuela’ya yakın alanlarda deniz kontrolü genişletilmiş durumda.

Haliyle USS Fort Lauderdale gemisinin bu şekilde konuşlandırılması, Venezuela’nın deniz güvenliğini ve bölgede deniz‐hava denetimini artırma çabalarıyla doğrudan kesişiyor.
Venezuela’nın tepkisi ve bölgesel jeopolitik dengeler göz önünde alındığında, bu tür bir askeri varlık yalnızca hazırlık aşamasında bile caydırıcılık unsuru olarak algılanıyor.

