Kurtuluş Savaşı, sadece cephede çarpışan askerlerin değil, milletin topyekûn mücadelesiyle kazanılmış bir zaferdi.
Bu süreçte Türk kadını, gösterdiği fedakârlık ve kahramanlıkla tarihe damga vurdu.

Savaşın her safhasında yer alan kadınlar, cephede savaşmaktan lojistik desteğe, istihbarat faaliyetlerinden sağlık hizmetlerine kadar pek çok alanda mücadele verdi. Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atılmasında da büyük bir pay sahibi oldu. Onların mücadelesi, bağımsızlık ve özgürlük yolunda milletin her ferdinin nasıl bir azim ve kararlılıkla hareket ettiğinin en büyük kanıtıdır.

Kadınların Kurtuluş Savaşı’nda oynadığı bu büyük rol, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde cinsiyet farkı gözetmeksizin nasıl bir birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğini gösteren en güçlü örneklerden biri olarak tarih sahnesindeki yerini aldı. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra dünyadaki pek çok milletin kadınlarından evvel erkeklerle eşit haklara sahip oldular ve fırsat eşitliğini yakaladılar.
Kurtuluş Savaşı döneminde Türk kadınlarının başlıca mücadele alanları şunlardır:
Cephede ve Cephe Gerisinde Mücadele
Bazı kadınlar, erkek kılığına girerek doğrudan cephede savaştı. Silah kuşanıp düşmana karşı direnişe katıldılar, cephe hatlarında istihbarat faaliyetleri yürüttüler. Kimileri, düzenli ordunun ve milis kuvvetlerinin yanında savaşırken kimileri de gerilla taktikleriyle işgalcilere ağır kayıplar verdirdi.

Cephenin gerisinde ise kadınlar, savaşın yükünü omuzlayan en büyük güçlerden biri oldu. Anadolu’nun dört bir yanından kadınlar, sırtlarında ve kağnılarında mühimmat taşıyarak ordunun silah ve erzak ihtiyacını karşıladı. Kış şartlarında, yorgunluk ve açlığa rağmen durmaksızın yol aldılar; kimi zaman cephaneyi korumak için canlarını feda ettiler.
Sağlık Hizmetleri ve Yardım Faaliyetleri
Cephede yaralanan askerlerin tedavisi için büyük çaba harcayan kadınlar, hastanelerde hemşirelik yaparak savaşın görünmez kahramanları arasında yer aldı.

Cepheye yakın noktalarda yaralıları tedavi eden, hijyen koşulları yetersiz olmasına rağmen büyük bir özveriyle çalışan bu kadınlar, birçok askerin hayatta kalmasını sağladı.
İstihbarat ve Direniş Hareketleri
Türk kadınları, sadece cephede ve cephe gerisinde değil, aynı zamanda istihbarat faaliyetlerinde de önemli roller üstlendi.
İşgal kuvvetlerine karşı yapılan operasyonlarda, düşman birliklerinin hareketlerini takip edip düzenli orduya bilgi aktaran kadınlar, pek çok baskının başarıya ulaşmasını sağladı. Gizli mektupları, haritaları ve bilgileri büyük bir ustalıkla ileterek düşmanın planlarını bozan kahramanlar arasında yer aldılar.
Manevi Güç ve Toplumsal Dayanışma
Türk kadınının Kurtuluş Savaşı’ndaki rolü yalnızca fiziki katkıyla sınırlı kalmadı. Onlar, moral ve motivasyonun da en büyük destekçileriydi.

Cephede savaşan askerlerin geride bıraktıkları ailelerine sahip çıkıp, onları koruyarak milletin direncini ayakta tuttular. Cepheye giden oğullarını, eşlerini ve kardeşlerini gözyaşları içinde değil, “Vatan sağ olsun” diyerek uğurlayan anneler, savaşın manevi gücünü oluşturan en önemli unsurlardandı.
Cephede ve cephe gerisinde Türk erkekleriyle beraber mücadele eden kadınlarımızdan bazıları şehitlik mertebesine ulaştı. İşte şehit kadın kahramanlarımız:
Şerife Bacı (1900 – Aralık 1921)
Kurtuluş Savaşı sırasında, İnebolu’dan Ankara’ya cephane taşımak için gönüllü oldu. 1921 yılının zorlu kış şartlarında, kağnısıyla birlikte mühimmat taşıdığı sırada donarak şehit düştü.

Çocuğuyla birlikte yola çıkmış, ancak vatanı için canını hiçe sayarak görevi tamamlamaya çalışmıştır. Onun fedakârlığı, Türk kadınının vatan sevgisini simgeleyen önemli bir örnek olarak tarihe geçti.
Savaşa bizzat katılan kadın kahramanlar;
Nezahat Onbaşı (1909 – 24 Eylül 1994)
Henüz 8 yaşında, babası Hafız Halit Bey’in yanında Kurtuluş Savaşı’na katıldı. Savaş meydanlarında büyüdü ve 12 yaşında “onbaşı” rütbesini aldı.

Sakarya Meydan Muharebesi’nde büyük kahramanlıklar gösterdi. Cumhuriyet’in ilanından sonra da kahramanlığı unutulmadı ve yıllar sonra TBMM tarafından İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi.
Halime Çavuş – Halime Kocabıyık (1898 – 20 Şubat 1976)
Kurtuluş Savaşı’na erkek kılığına girerek katıldı. Çanakkale ve İstiklal Harbi’nde önemli görevler üstlendi. Savaş sonrası, gerçek kimliği ortaya çıktığında Mustafa Kemal Atatürk tarafından takdir edildi.

Türkiye Cumhuriyeti ona maaş bağladı, ancak Halime Çavuş bu maaşı kabul etmedi ve “Ben vatanım için savaştım, para için değil” dedi.
Tayyar Rahmiye (1890 – 1920)
Adana ve Osmaniye bölgesinde Fransızlara karşı mücadele eden kahraman Türk kadınlarından biriydi. Erkeklerin tereddüt ettiği bir anda “Ben kadın halimle düşmandan korkmuyorum, siz niye korkuyorsunuz?” diyerek birliklere cesaret verdi.

Fransızlarla mücadelede en ön saflarda yer aldı ve savaş sırasında şehit düştü. “Tayyar” lakabı, onun cephede sürekli hareket halinde olmasından dolayı verilmişti.
Gördesli Makbule (1902 – 17 Mart 1922)
Ege Bölgesi’nde Yunan işgaline karşı mücadele eden efeler arasında yer aldı. 17 yaşında, eşi Halil Efe ile birlikte Kuvayı Milliye’ye katıldı.

Dağlarda, cephelerde düşmana karşı savaştı ve Koca Yayla Muharebesi sırasında şehit düştü. Onun cesareti, Kurtuluş Savaşı’nın en önemli kadın direnişçilerinden biri olarak hatırlanmasını sağladı.
Kara Fatma – Fatma Seher Erden (1888 – 2 Temmuz 1955)
Asker bir eşin yanında büyüyen Fatma Seher, Balkan Savaşları’ndan itibaren Osmanlı’nın tüm savaşlarına destek verdi.

Kurtuluş Savaşı sırasında bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ten izin alarak bir müfreze kurdu ve komutanlık yaptı. 300 kişilik birliğiyle düşmana ağır kayıplar verdirdi. Cumhuriyet’in ilanından sonra İstiklal Madalyası aldı. Erden, 1955 yılında vefat etti.
Ayşe Hanım (1890 – 1921)
Çerkez Ethem kuvvetlerine karşı Kuvayı Milliye birliklerine destek vermek amacıyla mücadele etti. Yunan işgaline karşı özellikle Ege’de önemli direnişlerde bulundu.
Çete savaşı taktikleri ile düşmana zarar verdi ve bir çatışmada şehit düştü.
Binbaşı Ayşe Altuntaç (1890 – 1949)
Binbaşı Ayşe, Türk Kurtuluş Savaşı’nın önemli kadın kahramanlarından biridir. Asıl adı Ayşe Altuntaç olup, Ayşe Çavuş olarak da tanınır. Selanikli bir ailenin kızı olarak İzmir’de yaşamıştır. Eşi, Osmanlı ordusunda binbaşı rütbesinde görev yaparken Balkan Savaşları sırasında şehit düşmüştür.

Eşinin kaybının ardından Ayşe Hanım, İzmir’in işgali sonrasında bir atlı süvari müfrezesi kurarak Aydın yöresindeki direnişe katılmıştır. Başlangıçta çetelerle birlikte yürüttüğü mücadeleye, daha sonra müfrezesiyle düzenli ordunun resmi bir parçası olarak devam etmiştir. 9 Eylül 1922’de İzmir’e giren Türk kuvvetleri arasında yer almıştır.
Kurtuluş Savaşı’nın ardından Ayşe Hanım, 1942 yılında Ankara’ya taşınmış ve Merkez Bankası’nda odacı olarak çalışmaya başlamıştır. Devletin vereceği maaşı ya da yardımı beklemeden kendi emeğiyle geçimini sağlamıştır. 1949 yılında Ankara’da vefat etmiştir.
Çiftlikli Çete Kübra Efe (1903 – 1979)
Çiftlikli Çete Kübra Efe, Türk Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği cesaret ve fedakârlıkla tanınan kadın kahramanlarımızdan biridir. 1903 yılında Aydın’ın Efeler ilçesine bağlı Çiftlik köyünde doğmuştur.
Henüz 16 yaşındayken vatan sevgisiyle cepheye koşarak, düşman işgaline karşı mücadele etmiştir. Kübra Efe, özellikle Aydın ve çevresindeki direniş hareketlerinde aktif rol almış, cesareti ve liderlik vasıflarıyla tanınmıştır. Savaş sırasında on kişilik bir müfreze kurarak, düşman kuvvetlerine karşı etkili saldırılar düzenlemiştir.
Kurtuluş Savaşı’nın ardından köyüne dönmüş ve 1979 yılında vefat etmiştir.
Çete Ayşe – Emire Ayşe Aliye (1894 – 1967)
Çete Ayşe (Emire Ayşe Aliye), Türk Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği kahramanlıklarla tanınan bir kadın savaşçıdır. 1894 yılında Aydın’ın Efeler ilçesine bağlı İmamköy’de doğmuştur.

1915’te eşi Çanakkale Cephesi’nde şehit düştükten sonra iki çocuğuyla birlikte hayatına devam etmiştir. Yunan kuvvetlerinin 1919’da Aydın’ı işgal etmesi üzerine mücadeleye katılmaya karar vermiştir. Küpelerini satarak bir tüfek almış ve Yörük Ali Efe’nin grubuna katılmıştır.
Çete Ayşe, Malgaç Baskını ve Üçyol Savaşı gibi önemli çatışmalarda yer almıştır. Bu süreçte parmağından yaralanmış ve sıtmaya yakalanmıştır. Kadın olmasına rağmen efe kıyafeti giyerek cephede savaşan nadir isimlerden biri olmuştur.
1933 yılında Aydın’da, Mustafa Kemal Atatürk tarafından İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir. Bu anısını şöyle anlatmıştır:
“O günlerden iki hatıram kaldı. Biri kadınlığımla verdiğim savaş, öteki de rahmetli Atatürk’ün göğsüme taktığı İstiklal Madalyasıdır.”
Savaşın ardından İmamköy’de yaşamına devam eden Çete Ayşe, 1967 yılında vefat etmiştir. Anısına köyünde bir büst dikilmiş ve mezarı da burada bulunmaktadır.
İğneli Pembe Hatun
İğneli Pembe Hatun, yaklaşık 1865-1870 yılları arasında Giresun’un Alucra ilçesine bağlı Doludere Köyü’nde doğmuş ve Türk Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği kahramanlıklarla tanınan bir kadın savaşçıdır.

Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, milli mücadeleye katıldığı yıllarda 50’li yaşlarının üzerinde olduğu belirtilmektedir.
Topal Osman Ağa’nın komutasındaki 47. Gönüllü Piyade Alayı’nın sancak çavuşluğunu yapmış, Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz gibi önemli çatışmalarda yer almıştır.
Kamalı Fatma (1885 – 1964)
Kamalı Fatma, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında gösterdiği cesaret ve fedakârlıkla tanınan bir kadın kahramandır. Adana’nın Karaisalı ilçesine bağlı Kaşoba Köyü’nde doğmuştur.

İşgal yıllarında, Çukurova ve Toroslar’daki düşman kuvvetlerine karşı mücadele etmek amacıyla silahlanmış ve Kuvâ-yi Milliye’ye katılmıştır.
Nazife Kadın
Nazife Kadın, Çanakkale’nin Bigadiç ilçesine bağlı Kavakönü köyünden olduğu bilinir. 1922 yılında Türk Kurtuluş Savaşı’na katılmıştır.
Yunan işgaline karşı koymak için cepheye ekmek, su ve sargı bezi taşıyarak destek sağlayan kadınlardan biridir. Görevi öğrenilince Yunan askerleri tarafından yakalanıp işkence görmüştür.
İşkenceye rağmen Türk askerlerinin yerini vermeyi reddetmiş, sonunda ise diğer kadınlarla birlikte, askerlere ekmek pişirdiği fırında yakılarak öldürülmüştür.