Avrupa ile yeni dönem mi? Starmer ve Merz’in Türkiye ziyaretleri
İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in peş peşe gerçekleştirdikleri Türkiye ziyaretleri, Avrupa’nın Ankara’ya yönelik yaklaşımında yeni bir dönemin işareti olarak değerlendiriliyor.

Avrupa siyasetinde Türkiye’ye bakışı değiştiren önemli gelişmelerin yaşandığı bu dönemde, iki büyük Avrupa liderinin peş peşe yaptığı ziyaretler yeni bir jeopolitik sayfa açtı.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, 27 Ekim’deki Ankara temaslarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelirken, Almanya Başbakanı Friedrich Merz de 30 Ekim’de Türkiye’ye geldi. Her iki liderin de gündeminde savunma, güvenlik ve stratejik ortaklık konuları yer aldı.

Ziyaretlerin en somut sonucu, İngiltere-Almanya-İtalya-İspanya ortak üretimi Eurofighter Typhoon savaş uçaklarının Türkiye’ye satışına ilişkin anlaşmanın imzalanması oldu.
Anlaşma, hem Türkiye’nin savunma sanayisindeki kısıtlamaları aşma kararlılığının hem de Avrupa ülkelerinin Türkiye ile işbirliğine yönelik yeni stratejik yaklaşımının sembolü olarak değerlendiriliyor.

Jeopolitik değişim ve Almanya’nın politika dönüşümü
Rusya’nın 2022’de Ukrayna’ya başlattığı saldırı, Avrupa güvenlik mimarisinde derin sarsıntılara neden oldu. Bu süreçte Türkiye’nin NATO içindeki konumu ve bölgesel güvenlikte oynadığı rolün önemi daha da arttı. Bu durum, Almanya’nın Türkiye’ye yönelik uzun süredir devam eden çekinceli tutumunda da belirgin bir değişim yarattı.
Berlin yönetimi, geçmişte insan hakları ve demokratik standartlar gerekçesiyle Türkiye’ye karşı çeşitli silah ambargoları uygulamıştı. 2019’daki Suriye operasyonunun ardından Türkiye’ye silah satışını sınırlayan Almanya, 2024 sonundan itibaren bu tutumunu yumuşattı ve Eurofighter satışına onay vererek yeni bir sürecin kapısını araladı.

Başbakan Merz, 29 Ekim’deki basın toplantısında bu politika değişimini “yeni jeopolitik dönemin gerekliliği” olarak tanımladı. “Alman ve Avrupalı olarak stratejik ortaklıklarımızı geliştirmeliyiz. Türkiye bu sürecin dışında kalamaz, kalmamalı” ifadeleriyle Merz, Avrupa’nın artık Türkiye’yi dışlamak yerine güvenlik ortağı olarak görmek istediğinin sinyalini verdi.
Uzmanlar, Merz’in bu açıklamalarını, Avrupa’nın ABD ve Rusya gibi büyük güçler arasındaki denge politikasını koruyabilmek için Türkiye’nin NATO içindeki askeri kapasitesine ve coğrafi konumuna duyduğu stratejik ihtiyacın göstergesi olarak yorumluyor.
SAFE programı ve Avrupa güvenlik mimarisi
Türkiye, Avrupa Birliği’nin 150 milyar avroluk Avrupa için Güvenlik Eylemi (SAFE) programına dahil olmak istiyor. Bu program, savunma teknolojilerinin geliştirilmesi, ortak üretim ve güvenlik kapasitesinin artırılması amacıyla yürütülüyor. Ancak Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Türkiye’ye karşı olumsuz tutumu bu süreci bugüne kadar engelledi.

Son görüşmelerin ardından Avrupa’nın Türkiye’ye bakışındaki değişimin, SAFE programı sürecinde de etkili olup olmayacağı merak konusu. Ankara, bu platformun dışında kalmamak için hem diplomatik hem de savunma sanayi alanlarında güçlü adımlar atmayı sürdürüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerde savunma alanındaki kısıtlamaları geride bırakıp “ortak projelere odaklanma” çağrısında bulundu. Bu bağlamda Almanya ile kurulacak yeni işbirliği mekanizmalarının, yalnızca güvenlik alanında değil, 50 milyar dolara yaklaşan ikili ticaret hacmini artırma açısından da önem taşıdığı belirtiliyor.
Alman Dışişleri Bakanı Johann David Wadephul, 17 Ekim’deki Ankara ziyaretinde Türkiye’nin savunma sanayisindeki ilerlemesini vurgulayarak, iki ülke arasında “karşılıklı güvene dayalı işbirliği” mesajı vermişti. Merz ise ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, “Yeniden stratejik bir diyaloğu başlatacağız. Güvenlik politikalarında daha yakın işbirliği içinde olacağız” ifadeleriyle bu politikanın somutlaşacağını belirtti.

Erdoğan ve Merz’in görüşmesi sonrasında iki ülke dışişleri bakanlıklarının yeni bir “stratejik diyalog mekanizması” kurmaları öngörülüyor. Bu adım, Türkiye-AB ilişkilerinde uzun süredir görülmeyen ölçüde derin bir güvenlik ve savunma işbirliğinin başlangıcı olarak değerlendiriliyor.
Avrupalı gözlemcilere göre Starmer ve Merz’in ziyaretleri, sadece diplomatik temaslar değil; aynı zamanda Avrupa’nın Türkiye’yi yeniden “merkez aktör” olarak konumlandırdığı yeni bir güvenlik döneminin işaretleri.
Henüz yorum yapılmamış.














