Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından, 98. kuruluş yıl dönümü kutlanan İskeçe Türk Birliği, Batı Trakya’daki Türk azınlığın “en eski sivil toplum kuruluşu” olarak ifade edildi. Bu ifade, Yunan makamlarının karşılık vermesine yol açtı.
Türk Dışişleri Bakanlığı’nın açıklaması
Türk Dışişleri Bakanlığı, Batı Trakya’daki Türk azınlığın 98. yılını kutlarken, İskeçe Türk Birliği’nin, “Batı Trakya Türk azınlığının en eski sivil toplum kuruluşu” olduğunu belirtti. Paylaşımda ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uygun olarak, Türk Birliği’nin “adını kullanma hakkını” savunduğu ifade edildi.
Türk Dışişleri, bölgedeki Türklerinin kimliğini savunarak, bölgedeki Türk nüfusunun kültürel ve toplumsal varlıklarının önemini vurguluyor. Yunan hükümetinin, bu kimliği doğru tanımadığına dair eleştirilerde bulunuyor.
Yunanistan’dan yanıt gecikmedi
Yunan Dışişleri Bakanlığı, Türk Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamalarına hızlı bir şekilde karşılık verdi. Yunan hükümeti, 1923 Lozan Antlaşması’na atıfta bulunarak, Batı Trakya’daki azınlığın etnik değil, dini bir kimlik taşıdığına dikkat çekti.

Yunanistan, bölgedeki Müslüman nüfusun kimliğini tanırken, bunun sadece dini bir kimlik olduğunu, etnik olarak bir Türk azınlığı bulunmadığını savundu.
Yunan hükümeti, bu bakış açısını Lozan Antlaşması’na dayandırarak, Türk hükümetinin bu gerçeği göz ardı ettiğini belirtti.
Türkiye ve Yunanistan arasında Batı Trakya anlaşmazlığı devam ediyor
Bu olay, Yunanistan ve Türkiye arasındaki uzun süredir devam eden azınlık hakları, tarihi antlaşmalar ve uluslararası hukuk yorumlamalarına dair anlaşmazlıkların bir parçası olarak değerlendirildi.

Ankara, Batı Trakya Türklerini ”Türk” olarak nitelendirirken, Atina bu ifadenin, bölgede yaşayan Müslüman azınlığın hukuken belirlenmiş statüsünü yanlış bir şekilde yansıttığını savunuyor.
Bu noktada Yunanistan’ın kendi ulusal çıkarlarına göre yorumladığı tarihî antlaşma, iki ülke arasındaki gerginliği artırıyor.

Lozan Antlaşması, Batı Trakya’daki azınlığın statüsünü net bir şekilde tanımlamış olsa da her iki tarafın farklı tarihsel yorumları, sorunun hala çözülmemiş olmasına yol açmaktadır.
ABTTF, Batı Trakya’daki Türk Azınlığın Karşılaştığı Sorunları Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde Gündeme Taşıdı
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), Strazburg’da düzenlenen Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Bahar Oturumunda Yunanistan’daki Türk azınlığın karşılaştığı sürekli sorunlara dikkat çekti.
Toplantı, Avrupa’daki siyasi platformda Batı Trakya Türklerinin yaşadığı sorunların daha geniş bir kitleye duyurulması için önemli bir fırsat sundu.
ABTTF, Batı Trakya Türklerinin karşılaştığı insan hakları ihlalleri ve özgürlük kısıtlamaları konusunda Avrupa’nın dikkatini çekmeyi amaçladı.

ABTTF Uluslararası İlişkiler Direktörü Melek Kırmacı, Avrupa için Liberaller ve Demokratlar İttifakı (ALDE) tarafından düzenlenen bir toplantıda konuşma yaparak, Batı Trakya Türk toplumunu etkileyen temel meseleleri özetledi.
Kırmacı, Batı Trakya’daki Türk azınlığın uzun yıllardır süregelen hak ihlalleri, kültürel baskılar ve eğitimle ilgili sorunları gündeme getirdi. Kırmacı’nın konuşması, Yunan hükümetinin Batı Trakya’daki Türk kimliğini reddetme politikasını ve bunun yol açtığı olumsuz etkileri vurguladı.

Kırmacı, Yunan hükümetinin Batı Trakya Türklerinin etnik kimliğini tanımadığını ve bunun, Türk toplumunun kültürel haklarını ihlal ettiğini belirtti. Ayrıca, Batı Trakya’daki Türk azınlığın dernek kurma özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar da sunumda ele alındı.

Bu kısıtlamaların, Türk toplumunun örgütlenme hakkını zayıflattığını ve bu durumun Batı Trakya’daki Türk toplumu üzerinde kültürel baskılar oluşturduğunu ifade etti.
Lozan Antlaşması ve eğitim hakkı
1923 Lozan Antlaşması’nın, Batı Trakya’daki Türk toplumuna tanıdığı eğitim ve dini özerklik haklarının yıllar içinde giderek zayıfladığını vurgulayan Kırmacı, bu durumun özellikle eğitim alanındaki olumsuz etkilerine dikkat çekti.
Yunan makamlarının, Türk kimliğini reddetmeye devam ettiğini ve isimlerinde “Türk” kelimesi geçen dernekleri kapattığını belirtti. Bu uygulamaların, Batı Trakya Türklerinin kültürel kimliklerini savunma hakkını engellediğini savundu.

Eğitim durumu, Batı Trakya Türk toplumu için en büyük endişe kaynağı olmuştur. Bölgedeki çift dilli Türk anaokullarının yokluğu, Türk çocuklarının eğitim haklarını etkileyen bir sorun olarak ön plana çıkıyor.

Eğitim sistemine dair yapılan başvuruların sürekli reddedilmesi, bu durumu daha da derinleştiriyor. Bu sorunlar, Batı Trakya Türklerinin eğitimde eşit haklara sahip olmalarını engelliyor.
Türk İlkokullarının Sayısındaki Azalma
ABTTF’nin verilerine göre, Batı Trakya’daki Türk ilkokullarının sayısı 2011’de 188 iken, 2024-2025 eğitim yılı itibarıyla bu sayı sadece 86’ya düşmüştür.

Bu büyük düşüş, bölgedeki Türk azınlığın eğitim hakkının tehdit altında olduğunu ortaya koyuyor. ABTTF, bu durumu Batı Trakya’daki azınlık eğitiminin geleceği açısından ciddi bir tehlike olarak değerlendiriyor. Azınlık eğitiminin sürdürülebilirliği ve gelişmesi için derhal önlemler alınması gerektiği vurgulanıyor.
Yunan karar vericiler bir yandan Türk azınlığın haklarını yok sayarken, Yunan basını da Türkiye merkezli yürütülen emlak faaliyetleri hakkında kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.
Kaynak: T.C Dışişleri Bakanlığı, Greek City Times, Turkiye Today