Ukrayna Hava Kuvvetleri, ABD yapımı F-16 savaş uçağı ile Rusya’ya ait bir Su-35 savaş uçağını düşürdü.
Alman Bild gazetesinin haberine göre, 7 Haziran’da gerçekleşen bu hava muharebesi, Ukrayna’nın F-16 ile gerçekleştirdiği ilk teyitli hava zaferi olarak kayıtlara geçti.
Çatışma, Ukrayna’nın kuzeydoğusundaki hava sahasında, Rusya’nın Kursk bölgesine yakın bir noktada yaşandı. Ukrayna jetleri, sınır ötesinden gelen tehditlere karşı hava devriyesi yürütürken, Rus Hava Kuvvetleri bir Su-35 savaş uçağını bölgeye gönderdi. Ancak Ukrayna uçakları, Rus uçağını etkisiz hale getirdi.
Saab 340 radar sistemi kilit rol oynadı
Bild’in aktardığına göre Ukrayna, bu operasyonda sadece F-16’yı değil, aynı zamanda İsveç yapımı Saab 340 AEW&C erken uyarı ve kontrol sistemini de devreye soktu. Bu sistem, Su-35 savaş uçağını 200 ila 300 kilometre arasındaki bir menzilden tespit ederek anlık konum bilgisini F-16 pilotuna aktardı.
Ukrayna’nın kullandığı uçağın, Hollanda tarafından modernize edilen F-16AM modeli olduğu belirtildi. Bu uçaklar modernize programından geçerek F-16 MLU adını almıştı. Pilot, hedefe kilitlenerek AIM-120 tipi hava-hava füzesi fırlattı. Füze, Rus Su-35’i Kursk Oblastı’ndaki Korenevo kasabası yakınlarında vurdu. Rus pilot fırlatma koltuğuyla uçağı terk etti. Ukrayna’ya ait savaş uçakları ise görevden kayıpsız şekilde üslerine döndü.
Su-35 vurulduğunu bile anlamadı
Kanadalı savaş pilotu ve havacılık uzmanı Marc Brooks, sosyal medya platformu X’te yaptığı paylaşımda dikkat çekici bir yorumda bulundu:
“Sadece F-16 değil, asıl mesele İsveç’in sağladığı AWACS sisteminin yüzlerce kilometre öteden Rus uçaklarını gerçek zamanlı tespit edip F-16’ya yön vermesi. Su-35 vurulduğunu bile anlamadı”
Savunma analiz platformu Air Power da saldırının, Ukrayna’ya teslim edilen F-16’larla gerçekleştirilen ilk doğrulanmış hava zaferi olduğunu teyit etti. Üstelik bu olayda kullanılan F-16, birçok askeri gözlemci tarafından “modası geçmiş” olarak değerlendirilen eski bir versiyondu.
Yaşanan gelişme, uluslararası savunma çevrelerinde geniş yankı uyandırdı. Çinli askeri yorumcular, Rusya’nın son dönemde benzer hava kayıpları yaşadığına dikkat çekti. Açıklamada, “Hindistan’da Su-30 ve MiG-29’lar Pakistan’ın J-10CE uçakları tarafından düşürülmüştü. Bu nesil farkıyla açıklanabilirdi. Ancak şimdi Su-35’in eski bir F-16 tarafından düşürülmesi utanç verici” ifadelerine yer verildi.
Ukrayna hava gücü yeni bir aşamaya geçti
Ukrayna’nın Rus Su-35 savaş uçağını F-16 ile düşürmesi, sadece teknik bir başarıdan ibaret değil; aynı zamanda ülkenin hava savunma anlayışında köklü bir dönüşümün işareti olarak görülüyor.

Özellikle Batı menşeli sistemlerin, sahadaki gerçek zamanlı çatışmalara entegre edilmesi, Ukrayna hava gücünün artık yalnızca savunma amaçlı değil, taktik taarruz kapasitesine de sahip olduğunu ortaya koyuyor.
İsveç yapımı Saab 340 AEW&C gibi erken uyarı ve komuta-kontrol uçaklarının Ukrayna envanterine girmesiyle birlikte, savaş uçağı pilotları artık sahada yalnız hareket etmiyor. Yüksek irtifadan yüzlerce kilometre öteden radar takibi yapabilen bu platformlar sayesinde, düşman uçakları daha sınırı geçmeden tespit edilip izlenebiliyor. Bu durum, Ukrayna’ya hem savunma hattını daha geride kurma hem de kontrollü angajman başlatma imkânı veriyor.

Bununla birlikte, kullanılan F-16AM modeli nispeten eski bir varyant olmasına rağmen, gelişmiş AIM-120 AMRAAM hava-hava füzesi ile yapılan başarılı angajman, uçak kadar önemli olanın entegre sistem yapısı olduğunu ortaya koydu. Modern hava harp doktrinlerinde sadece uçakların teknik özellikleri değil, sensör-füze-uçak üçlüsünün eşgüdüm içinde çalışması belirleyici hale geldi.
Ukrayna’nın bu operasyonu, Batılı sistemlerin koordineli biçimde kullanılması hâlinde, Rusya gibi büyük bir hava kuvvetine karşı dahi etkili sonuçlar elde edilebileceğini somut olarak gösterdi.
Rus uçaklarının görmeden vurulması, Ukrayna’nın artık sadece düşmana tepki veren bir kuvvet olmaktan çıkıp, düşmanın hamlesini önceden kestiren ve müdahaleyi önceden planlayan bir seviyeye ulaştığını ortaya koyuyor.

Bu gelişme, gelecekte F-16’ların yanı sıra Ukrayna’ya teslim edilmesi planlanan başka gelişmiş platformların (örneğin Rafale, Eurofighter ya da gelişmiş radar sistemleri) etkili biçimde kullanılabileceğine dair güçlü bir sinyal olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlara göre bu olay, Ukrayna’nın hava sahasında dengeyi değiştirme potansiyeline sahip bir dönüm noktası olabilir.
Kaynak: BILD, Defence Blog