Karanlık Aydınlık

Türkiye’deki F-35 Üretim Ekipmanları Geri Çekiliyor

ABD Savunma Bakanlığı, Türkiye’de bulunan F-35 üretim ve test ekipmanlarını ABD’ye taşımak için yeni bir süreci devreye soktu.

ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı F-35 Ortak Program Ofisi (JPO), Türkiye’de bulunan F-35 üretim ve test ekipmanlarını ABD’ye taşımak için yeni bir süreci devreye soktu. Ekim 2024’te başlatılan piyasa araştırması, Türkiye’de halen bulunan özel üretim tezgâhları, test cihazları ve üretim araçlarının sökülerek ABD’ye sevk edilmesini kapsıyor.

Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasının ardından bu ekipmanların taşınması, sürecin tamamlanması açısından kritik bir adım olarak görülüyor. Ancak bu gelişme, sadece lojistik bir operasyon olarak değerlendirilmemelidir. Bu girişim, aynı zamanda Türkiye’nin savunma sanayii kapasitesi, NATO içindeki konumu ve gelecekteki hava gücü planlaması açısından ciddi etkiler doğuracak.

Türkiye’nin F-35 Programındaki Yeri ve Çıkış Süreci

Türkiye, 1999 yılında F-35 programına üretici ülke olarak katılarak uçağın üretiminde önemli bir rol üstlendi. Türk savunma sanayii, gövde ve motor parçaları dâhil olmak üzere 900’den fazla kritik bileşeni üretmekle görevliydi. 

Bu ortaklık, Türkiye’nin savunma sanayii kapasitesini artırırken, ülkeyi uluslararası savunma tedarik zincirinin önemli bir parçası hâline getirdi. Ancak 2017’de Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemini satın alması, ABD ve NATO müttefikleri arasında ciddi güvenlik endişelerine yol açtı.

ABD, bu sistemin F-35’in gizlilik özelliklerini riske atabileceğini öne sürerek, 2019 yılında Türkiye’yi programdan çıkardı. Böylece Türkiye, hem ürettiği parçalar için sipariş kaybına uğradı hem de 100 adet F-35 satın alma planından vazgeçmek zorunda kaldı.

ABD’nin F-35 Ekipmanlarını Türkiye’den Çekme Süreci

Bu süreç kapsamında, öncelikle TUSAŞ tesislerindeki özel üretim tezgâhları ve test ekipmanları sökülecek. Ardından, uluslararası taşımacılık standartlarına uygun şekilde etiketlenecek ve işaretlenecek. Bütün ekipmanlar konteynerlere yerleştirilerek deniz yoluyla ABD’ye sevk edilecek. Sevkiyat sırasında tüm bileşenler muhasebeleştirilecek ve envanter kayıtlarına işlenecek.

Bu taşıma süreci tamamlandığında, Türkiye’nin F-35 üretim zinciriyle olan fiziksel bağlantısı tamamen kesilmiş olacak. Pentagon yetkilileri, Türkiye’nin programdan çıkarılmasının F-35 üretim maliyetlerine 500 ila 600 milyon dolar ek yük getirdiğini belirtmişti. Alternatif tedarikçilere geçiş sürecinin uzaması, ABD açısından maliyetleri artıran bir faktör oldu.

Türkiye’nin Alternatif Savaş Uçağı Arayışları

F-35 programından çıkarılmasının ardından Türkiye, hava kuvvetlerini modernize etmek için çeşitli alternatifler üzerinde çalışmaya başladı. İlk olarak, ABD’den 40 adet F-16 Block 70 Viper savaş uçağı satın almak için 7 milyar dolarlık bir anlaşma yapıldı. Aynı zamanda, mevcut F-16 filosunun modernizasyonu için de Türk savunma sanayii tarafından yerli çözümler geliştiriliyor.

Bunun yanı sıra, Türkiye Eurofighter Typhoon savaş uçaklarını tedarik etmek için İngiltere ve Almanya ile görüşmeler yürütüyor. Typhoon’un hızlı teslim edilebilir olması, gelişmiş hava-hava ve hava-yer yetenekleri sunması ve mevcut F-16 filosuyla uyumluluğu, Türkiye için önemli avantajlar sağlıyor. Ancak Almanya’nın bu satışa koyduğu siyasi engeller, süreci karmaşık hâle getiriyor.

Türkiye’nin Yerli Savaş Uçağı Projeleri

F-35 krizinin ardından Türkiye, kendi beşinci nesil savaş uçağı olan KAAN projesine daha fazla yatırım yapmaya başladı. İlk uçuşunu 2024 yılında gerçekleştiren KAAN, 2030’lu yıllarda tam operasyonel kapasiteye ulaşmayı hedefliyor. Türkiye, bu projeyi savunma sanayiindeki bağımsızlığını artırma ve dışa bağımlılığı azaltma stratejisinin en önemli unsurlarından biri olarak görüyor.

Ayrıca, TUSAŞ tarafından geliştirilen HÜRJET ise jet eğitim uçağı ve insansız savaş uçağı projeleri de Türkiye’nin hava gücünü çeşitlendirme çabalarının bir parçası olarak öne çıkıyor.

Bu süreç, Türkiye’nin savunma politikalarında köklü bir dönüşümün başlangıcı olabilir. Kısa vadede F-16 filosunu modernize etmek ve Eurofighter seçeneğini değerlendirmek, orta vadede yerli hava platformları olan HÜRJET ve KAAN’ı devreye sokmak, uzun vadede ise hava gücü açısından tamamen bağımsız bir savunma sanayii oluşturmak, Türkiye’nin önündeki en büyük hedefler arasında yer alıyor.

ABD’deki Son Rapor Önemli Tespitler İçeriyor

ABD Kongre Araştırma Servisi tarafından yayınlanan F-35 raporunda Türkiye’nin önemi bir kere daha vurgulandı.

Rapora göre Türkiye’nin programdan çıkarılması, F-35’in üretim sürecini etkilemiştir. Türk şirketlerinin ürettiği parçaların tedariki için alternatif kaynaklar bulunması gerekmiş ve bu durum üretim maliyetlerini artırmıştır. Pentagon yetkilileri, Türkiye’nin programdan çıkarılmasının 500 ila 600 milyon dolarlık ek maliyete yol açacağını tahmin etmektedir.

Türkiye, F-35 programından çıkarılmasıyla birlikte, beşinci nesil savaş uçağı edinme planlarını yeniden değerlendirmek zorunda kalmıştır. Bu durum, Türkiye’nin hava kuvvetlerinin modernizasyonu ve operasyonel kapasitesi üzerinde olumsuz etkilere yol açmıştır.

Bu yüzden Türkiye’nin F-35 alımı ile ilgili satış konusunda kararın yeniden gözden geçirilebileceğine dikkat çekildi.

Yorum yaz Yorum yaz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Önceki Haber

Cumhuriyet Üniversitesi'nden Savunma ve Tıp Alanında Çağ Atlatacak Lazer Teknolojisi

Sonraki Haber

ULAK Haberleşme’den 5G Hamlesi: Turkcell ve TÜRKSAT İş Birlikleri