İsrail’in Gazze’de Birleşmiş Milletler (BM) yerleşkesini vurmasının ardından İngiltere ve ABD’den farklı açıklamalar geldi.
Appalled a UN compound in Gaza was hit this morning. My thoughts are with the victims and their families.
— David Lammy (@DavidLammy) March 19, 2025
This incident must be investigated transparently and those responsible held to account.
The UN and humanitarian workers must be protected.
İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, saldırının şeffaf şekilde soruşturulması ve sorumluların hesap vermesi gerektiğini belirtirken, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, İsrail’e yapılan silah tedarikinin yasalarına uygun olduğunu savundu.
İngiltere: Soruşturma Açılmalı, Sorumlular Hesap Vermeli
İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, İsrail’in BM tesisine yönelik saldırısına sert tepki gösterdi. X hesabından yaptığı paylaşımda, “Gazze’de BM yerleşkesinin vurulmasıyla dehşete düştüm. Bu olay şeffaf şekilde soruşturulmalı ve sorumlular hesap vermeli. BM ve insani yardım çalışanları korunmalı.” ifadelerini kullandı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de İsrail ordusunun BM Proje Hizmetleri Ofisine (UNOPS) ait misafirhaneyi vurmasını kınayarak kapsamlı bir soruşturma çağrısında bulundu. İsrail ordusunun düzenlediği saldırıda, 1 yabancı çalışan hayatını kaybetmiş, 5 kişi ağır yaralanmıştı.
ABD: İsrail’e Yapılan Silah Yardımı Yasalarımıza Uygun
İngiltere’nin İsrail’e yönelik açık bir soruşturma çağrısında bulunmasına karşın, ABD yönetimi İsrail’e silah tedarikinin hukuka uygun olduğunu savundu.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, günlük basın toplantısında, ABD’nin İsrail’e verdiği silahlarla Gazze’de öldürülen Filistinli sivillerin yarısından fazlasının kadın ve çocuk olduğu hatırlatılmasına rağmen, “uygulamalarımız uluslararası hukuka uygundur” açıklamasında bulundu.

Leahy Yasası gereğince insan hakları ihlallerine karışan ülkelere silah yardımı yapılmasının yasak olduğu hatırlatıldığında ise Bruce, “Yaptığımız şey, uluslararası hukuku uygulamak. İsrail’e yapılan silah yardımları Leahy Yasası’na uygundur.” dedi. Ancak, ABD’nin bu konuda bir inceleme yürütüp yürütmediği sorusu cevapsız bırakıldı.
Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı ve Türkiye ile İlgili Açıklamalar
Bruce, Irak ile Türkiye arasındaki Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı’nın yeniden açılma ihtimaline de değinerek, Irak hükümetinin uluslararası petrol şirketleriyle anlaşma sağlamasını istedi. Bruce; “Irak-Türkiye boru hattının yeniden açılması, Irak petrolünün küresel, özellikle Avrupa pazarlarına ulaşmasını sağlar.” diye konuştu.

Öte yandan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması hususunda ise Bruce, “Türkiye’yi insan haklarına saygı duymaya, kendi iç meselelerini uygun şekilde yönetmeye teşvik ediyoruz ancak başka ülkelerin iç karar alma süreçleri hakkında yorum yapmayacağız.” yanıtını verdi.
İngiltere ve ABD’nin Çelişkili Tutumu
Bu açıklamalar, İngiltere ve ABD’nin İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarına karşı farklı yaklaşımlar sergilediğini ortaya koydu.
İngiltere, İsrail’in BM tesisini vurmasını kınayarak soruşturma çağrısında bulunurken, ABD yönetimi İsrail’e yapılan silah yardımlarını savunmayı sürdürdü. Washington yönetimi, İsrail’in Gazze’deki saldırıları nedeniyle herhangi bir yaptırım ya da soruşturma çağrısında bulunmazken, Londra yönetimi ise en azından hesap sorulmasını talep etti.

Bu çelişkili yaklaşımlar, Batı ülkelerinin İsrail’e yönelik tutumlarında ortak bir politika benimsemekte zorlandığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Peki, Neden?
İngiltere ve ABD’nin İsrail’in Gazze’deki saldırılarına karşı farklı tutumlar sergilemesinin arkasında, tarihsel, siyasi ve stratejik faktörler yatıyor.
ABD’nin İsrail’e Koşulsuz Desteği
ABD, İsrail’in en büyük müttefiklerinden biri ve ona yıllardır hem diplomatik hem de askeri destek sağlıyor. Bunun başlıca nedenleri şunlar:
- Güçlü Yahudi Lobisi: ABD’de Yahudi lobisi, özellikle Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC) gibi gruplar aracılığıyla İsrail’e verilen desteği artırıyor. ABD’de seçim dönemlerinde adaylar genellikle İsrail yanlısı bir tutum sergilemek zorunda kalıyor.
- Orta Doğu’daki Stratejik Ortaklık: İsrail, ABD için Orta Doğu’da önemli bir müttefik ve bölgedeki Amerikan çıkarlarını koruyan bir güç olarak görülüyor. ABD’nin bölgedeki askeri varlığı açısından İsrail ile yakın ilişkileri sürdürmesi önemli.
- Silah Ticareti: ABD, İsrail’e her yıl milyarlarca dolarlık askeri yardım sağlıyor. ABD, İsrail’in gelişmiş silah sistemlerine erişimini garanti altına alarak bölgedeki askeri üstünlüğünü korumasına yardımcı oluyor.
Bu nedenlerle, ABD yönetimi İsrail’e yapılan silah yardımlarını ve desteği kesmeye yanaşmıyor. Leahy Yasası gibi insan hakları ihlallerini engellemeye yönelik yasalar bulunsa da, İsrail bu yasalar konusunda istisna gibi görülüyor ve ABD yönetimleri genellikle İsrail’e yönelik sert adımlardan kaçınıyor.
İngiltere’nin Daha Dengeli Politikası
İngiltere ise, İsrail’e olan desteğini sürdüren bir ülke olsa da, özellikle son yıllarda Avrupa’nın genel politikalarına daha yakın bir tutum sergileyerek, insan hakları ihlalleri konusunda daha hassas bir duruş gösteriyor. Bunun nedenleri:
- Avrupa ile Uyumlu Hareket Etme: Avrupa Birliği (AB) üyesi olmasa da, İngiltere, AB ülkelerinin çoğunluğunun benimsediği insan hakları merkezli politikaları desteklemeye çalışıyor. Avrupa’da İsrail’e karşı eleştiriler daha fazla yükselirken, İngiltere de bu çizgiye yaklaşarak daha dengeli bir tutum sergiliyor.
- Kamuoyu Baskısı: İngiltere’de İsrail’in Gazze’deki saldırılarına yönelik ciddi bir kamuoyu tepkisi var. Sivil toplum kuruluşları ve bazı siyasi figürler, hükümetin İsrail’e karşı daha sert bir tavır almasını talep ediyor. Bu baskılar, İngiltere karar vericilerinin tamamen İsrail yanlısı bir politika izlemesini zorlaştırıyor.
- Orta Doğu’daki Ticari ve Diplomatik Çıkarlar: İngiltere, Orta Doğu’daki Arap ülkeleriyle güçlü ekonomik ve diplomatik bağlara sahip. İsrail’in Gazze’deki saldırılarına karşı sessiz kalması, İngiltere’nin Körfez ülkeleriyle olan ilişkilerini riske atabilir. Bu yüzden daha dengeli bir pozisyon alıyor.
İngiltere ve ABD’nin Çıkarları Farklı
ABD, İsrail’i Orta Doğu’daki en önemli müttefiki olarak görürken, İngiltere daha çok uluslararası dengeleri gözeten bir politika izliyor.

ABD için İsrail’e verilen destek, bölgesel stratejiler ve iç siyasi dinamikler nedeniyle neredeyse değişmez bir politika iken, İngiltere daha fazla esneklik gösterebiliyor ve zaman zaman İsrail’e yönelik eleştirilerde bulunabiliyor.

Bu farklılık, Batı’nın İsrail politikası konusunda homojen bir duruş sergileyemediğini ve özellikle Avrupa ülkeleri ile ABD’nin İsrail’e yaklaşımının giderek ayrıştığını gösteriyor.
Kaynak: AA