Karanlık Aydınlık
Savunma sanayii verileri YETEN 2.0 ile dijital ekosisteme taşınıyor
Almanya’nın “kâğıt üstünde mükemmel” savaş planı, ilk sınavını geçemedi mi?

Almanya’nın “kâğıt üstünde mükemmel” savaş planı, ilk sınavını geçemedi mi?

Almanya, Rusya’nın olası bir saldırısında NATO birliklerini doğuya taşımak için kapsamlı bir plan hazırladı.

Almanya, Rusya’nın olası bir saldırısı durumunda yüz binlerce NATO askerini ülke topraklarından doğuya sevk edecek gizli bir savaş planını hızla tamamlamaya çalışıyor.

Operationsplan Deutchland (Almanya Operasyon Planı) adı verilen bu kapsamlı doküman, 1200 sayfayı aşarak askeri birliklerin, araçların ve lojistik akışının hangi yollar, köprüler, limanlar ve demiryolları üzerinden doğu cephesine ulaşacağını ayrıntılı şekilde tarif ediyor.

Ancak son aylarda yapılan tatbikatlar, Almanya’nın ulaşım ağı ve bürokratik yapısının savaş zamanı ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak olduğunu ortaya koydu.

Zayıf köprüler, sınırlı demiryolu kapasitesi, limanlardaki yetersizlikler ve giderek artan sabotaj riski, Almanya’nın NATO’nun ana lojistik koridoru rolünü hakkıyla yerine getirip getiremeyeceği konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor.

Savaş zamanı yol haritası

Rusya’nın Ukrayna’yı tam ölçekli işgalinin ardından hazırlanan plan, NATO güçlerinin Almanya üzerinden Polonya ve Baltık ülkelerine nasıl sevk edileceğini ayrıntılı şekilde ortaya koyuyor.

Plan, askeri hareketliliğin yanı sıra sivil kurumların, belediyelerin, demiryolu şirketlerinin, liman işletmelerinin ve özel sektörün kriz anındaki görevlerini de tanımlıyor.

Yüz binlerce askerin ve devasa miktarda teçhizatın, ticari amaçlarla tasarlanmış bir ulaşım ağı üzerinden hızla taşınabilmesi için tüm rotalar, lojistik merkezleri ve kritik altyapı noktaları tek tek haritalandırılmış durumda.

Bazı kaynaklar plana dair rakamlar vermese de bazı kaynaklar, olası bir çatışma halinde 800 bin NATO askerinin ve 200 bin askeri aracın Alman topraklarından doğu cephesine nasıl hızla sevk edileceğini belirtiyor. Ancak kağıt üzerindeki bu hazırlık, pratikte büyük zorluklarla karşılaşıyor.

Tatbikatlar, alt yapının zayıfladığını ortaya çıkardı

Almanya’nın çeşitli kentlerinde gerçekleştirilen son tatbikatlar, planın sahada uygulanabilirliğini sorgulattı. Hamburg’da yapılan bir konvoy tatbikatı, sahte protestocuların yolları kapatmasıyla saatlerce durdu.

İHA’ların görülmesi, birliklerin ilerleyişini daha da geciktirdi. Askeri araç konvoylarının normal şehir trafiği içinde dağıldığı gözlendi.

Bunun yanı sıra tatbikatlarda ağır zırhlı araçların ağırlığını taşıyamayan köprüler, sınırlı demiryolu kapasitesi ve limanların ağır teçhizatı işleme konusundaki yetersizliği ortaya çıktı.

Artan sabotaj tehdidi savuşturulabilecek mi?

Almanya ayrıca sabotaj riskinin büyüdüğüne dikkat çekiyor. Demiryolu hatları, enerji tesisleri ve diğer kritik altyapılara yönelik sabotaj girişimleri son yıllarda artmış durumda. Bazı girişimlerin Rusya bağlantılı aktörlerle ilişkili olduğundan şüpheleniliyor.

2024’te yaşanan bir olayda, mühimmat taşıyan önemli bir demiryolu hattı sabotaj sonucu haftalarca kapalı kaldı. Bu durum, tek bir kritik hattın bile kapanmasının NATO’nun takviye planlarını tamamen aksatabileceğini gösterdi.

Alman ordusu, hantal bürokrasi ve yetersiz bütçe arasında

Almanya’da askeri konvoyların hareketi hâlâ sivil kurumların önceden onayını gerektiriyor. Haliyle söz konusu süreç, kriz zamanında kabul edilemez uzun gecikmelere yol açabilir.

Bölgesel yönetimler, polis birimleri ve altyapı kurumları, Soğuk Savaş’tan bu yana ülke çapında bu ölçekte bir askeri koordinasyon pratiği yapmadığı için sistem hızlı yanıt vermeye hazır değil.

Berlin, bu eksikleri gidermek için 2029’a kadar 160 milyar avronun üzerinde demiryolu ve otoyol yatırımı planlıyor. Ayrıca savaş zamanında prosedürleri hızlandıracak acil durum protokolleri hazırlanıyor.

Alman subaylarına göre, ağır bürokrasi, personel eksikliği, güvenlik kuralları ve yavaş kamu tedarik süreçleri hâlâ NATO’nun hızlı harekât kabiliyetini tehdit ediyor.

Türkiye’nin dışlandığı ortamda Avrupa’nın güvenliği işte bu Almanya’ya bağlı

Alman yetkililer, Almanya Operasyon Planı’nın bir saldırıyı tetiklemek değil, saldırıyı caydırmak için hazırlandığını vurguluyor. Oysa uzmanlara göre caydırıcılık, ancak planın gerçek dünyada uygulanabilir olmasıyla mümkün.

Son tatbikatların gösterdiği üzere Almanya, hâlâ hem altyapı hem de bürokrasi açısından önemli açıklar barındırıyor. Bu nedenle kritik soru şu: Almanya, NATO’nun ihtiyaç duyduğu hızlı müdahale koridoru haline gelebilecek mi, yoksa altyapı ve sistemsel sorunlar Avrupa’nın savunma hazırlığını zayıflatmaya devam mı edecek?

Ortaya çıkan tablo, Avrupa genelindeki daha geniş bir güvenlik açığına da işaret ediyor.

Avrupa da yeni bir kırılmanın eşiğinde

Son dönemde SAFE programı bağlamında Yunanistan ve GKRY’nin Türkiye’yi dışlamaya dönük siyaseti, kıtanın savunma mimarisinde yeni bir yapısal kırılma yaratıyor.

Avrupalı aktörler, Türkiye’yi dışlayan bu tutuma mesafeli durmaya çalışsalar da Almanya pratiğinde tek bir gerçekle yüzleşiyorlar: Türkiye dışındaki hiçbir Avrupa ordusu, gerçek anlamda harbe hazırlık seviyesine sahip değil.

Personel sorunları, düşük tatbikat yoğunluğu, eskimiş envanter, siyasi çekinceler ve en önemlisi “savaşma iradesi” eksikliği, Avrupa ordularının büyük kısmını kâğıt üzerinde güçlü ama sahada kırılgan hale getiriyor. Almanya’nın devasa planının sahadaki küçük bir tatbikatta bile tökezlemesi, bu kırılganlığın sembolik bir örneği.

Söz konusu koşullarda Yunanistan ve GKRY’nin Türkiye’yi güvenlik denkleminden dışlama çabası, yalnızca siyasi bir hamle değil; Avrupa’nın kendi savunma gerçekliğini görmezden gelmesinin de bir sonucudur.

SAFE gibi bölgesel güvenlik projelerinden Türkiye’yi koparmaya yönelik adımlar, kıtanın stratejik ağırlık merkezini zayıflatmaya devam edecektir. Özellikle Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Orta Doğu’ya açılan koridorlarda Türkiye’nin dışarıda bırakılması, yalnızca askeri yetenek açısından değil, lojistik, istihbarat ve caydırıcılık açısından da Avrupa’nın zararına olacaktır.

Bu noktada çözüm, Almanya’nın dev bir “kıta lojistik omurgası” olarak kendi altyapı açıklarını hızla kapatmasından; Avrupa’nın ise siyasi ön yargıları bir kenara bırakarak gerçek anlamda işlevsel bir savunma mimarisine yönelmesinden geçiyor.

Almanya’nın askeri mobiliteyi hızlandıracak hukuk reformlarını tamamlaması, kritik ulaştırma hatlarını güçlendirmesi ve NATO’nun doğu sınırına kesintisiz erişimi garanti altına alması, Avrupa kıtasındaki caydırıcılığının temel koşulu olmalı.

Aynı şekilde Avrupa ülkeleri de Türkiye gibi sahada hazırlık düzeyi yüksek aktörün dışlanmasına seyirci kalmak yerine, SAFE benzeri çerçevelerde yapıcı işbirliğini önceleyen ve gerçek kabiliyet ortaklığını merkeze alan bir yaklaşımı benimsemeli. Aksi takdirde, kıtanın gelecekteki krizlere vereceği yanıt, kağıt üzerinde yazılmış planlardan öteye geçemeyecek.

Yorum yaz Yorum yaz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Haber

Savunma sanayii verileri YETEN 2.0 ile dijital ekosisteme taşınıyor