Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, bu yılki askeri geçitte sergilediği yeni silah sistemleriyle yine dikkat çekti.
Gizlilik içinde adaya getirilen Sırp yapımı Tamnava çok namlulu roketatarlar ve Almanya menşeli H145M helikopterleri, GKRY’nin “modernleşme” adı altında yürüttüğü yoğun silahlanma faaliyetlerini açıkça gözler önüne serdi.

Rum tarafı bu adımları “savunma” diye tanımlasa da bunun Doğu Akdeniz’de istikrarı zedeleyen, provokatif ve bölgesel dengeleri zorlayan bir hamle olduğu yönünde izlenimler artıyor.

Geçitte ilk kez sergilenen Tamnava çok namlulu roketatarın en dikkat çekici yönü modüler tasarımıdır. Aynı platform hem 122 mm (Grad tipi) hem de 262 mm roketleri ateşleyebiliyor. Resmi açıklamalara göre Tamnava öz itişli (self-propelled) bir platform ve kısa süre önce adaya “üst düzey gizlilik” içinde getirildi.

Yugoimport’un NORA B-52 kundağı motorlu obüslerine de imza attığı hatırlatılarak, bu teknolojinin GKRY saflarında yerini aldığı vurgulandı.
H145M helikopterleri
Geçitte üçlü formasyon halinde uçan H145M hafif helikopterleri de ilk kez gösterildi.
Resmî kaynaklar GKRY’nin bu tipten altı adet satın alacağını; ileri tarihte yine altı adet için opsiyon bulunduğunu belirtti. H145M’lerin önemsenen yetenekleri arasında makineli tüfek istasyonları, güdümlü ve güdümsüz roket yükleri ve özellikle SPIKE ER2 tanksavar füzeleriyle entegrasyon sayılıyor.

GKRY’nin H145M’leri hızlı müdahale ve çok rollü destek diye tanıtmasına rağmen, saldırıya dönük, esnek ve dışa açılmaya elverişli hava gücü olarak tedarik edildiği anlaşılıyor.
Helikopterlerin iç taşıma veya dış askı kapasitesi, sahada hem taşınabilir ateş gücü hem de özel harekât desteği sunuyor.
Polis ekipmanları ve özel birliklere takviye
Geçitte sadece ordu unsurları değil, polis envanterine giren yeni bir VAMTAC tipi araç da gösterildi. İspanyol menşeli bu araç, resmî sunumda rehine kurtarma, özel harekât ve kontra-terör operasyonlarına yönelik “hızlı konuşlanma” aracı olarak tanımlandı.

Oysa güvenlik uzmanlarına göre polis birliklerinin ağır teçhizatla donatılması, sivil güvenlik perspektifinden ziyade militarize bir yaklaşımın işareti olarak algılanıyor.
BARAK MX ve AKERON (BLOS)
Rum kesimindeki Ulusal Muhafızların envanterine soktuğu diğer modern sistemler de dikkatleri üzerine çekiyor. Envanterdeki BARAK MX hava savunma sistemi ve AKERON tanksavar füzeleri, SHERPA tipi tekerlekli platformlara entegre edilmiş şekilde kullanılıyor.
AKERON’ların en kritik yeteneği, Görüş Hattı Ötesi (BLOS) atış ve hedefleme kabiliyeti; yani hedefe doğrudan görerek değil, sensör ve rehberlikle uzaktan kilitlenerek vuruş yapabiliyor.

BARAK MX ise yer-hava tehdidine karşı ileri menzilli koruma sunduğu iddiasıyla gösteriliyor. Bu sistemlerin geçitte gösterilmemesi, tedarik ve konuşlandırma süreçlerinde kamudan farklı bir zamanlama ve taktiksel sürpriz unsuru bulunduğunu düşündürüyor.
Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides tören sonrası, “Bugün yeni silah programlarının bir kısmını gördük; çaba devam ediyor, AB araçları ve stratejik ortaklarla iş birliğiyle güçleneceğiz” dedi.

Savunma Bakanı Vasillis Palmas ise modernizasyon kararlılığını ve caydırıcılığı vurguladı. Ancak bu söylemler, ada çevresinde tansiyonun yükseldiği, deniz ve hava faaliyetlerinin daha hassas gözle izlendiği bir dönemde gündeme geliyor.

GKRY’nin tedarikleri, savunma sınırını aşıp provokasyona dönüşme riski taşıyor. Askeri-modernizasyon söyleminin içeriğinin sivil güvenlik yaklaşımlarından uzaklaşarak bölgesel dengeyi bozacak yeteneklere yönelmesi gözlerden kaçmıyor.
Bölgesel etkiler ve diplomatik yansımalar
GKRY’nin silahlanma adımları, Doğu Akdeniz’de zaten kırılgan olan dengeyi daha da karmaşıklaştırıyor.
Komşu ülkeler ve bölge aktörleri, özellikle deniz yetki alanları, enerji hatları ve ulaşım koridorları söz konusu olduğunda olası sonuçları yeniden hesaplamak zorunda kalacak.

GKRY’nin Batı’yla artan askerî uyum ve NATO standartlarına yakınsama söylemi, Kıbrıs’taki çözüm arayışlarını da etkileyecek bir dış politika unsuruna dönüşüyor.
Kaynak: In Cyprus