Tabya Dijital
Envanter
Ulusal Güvenlik
Israel Hayom gazetesi, KKTC'yi İsrail’in sorunu olarak değerlendirdi
Israel Hayom gazetesi, KKTC'yi İsrail’in sorunu olarak değerlendirdi

Israel Hayom gazetesi, KKTC'yi İsrail’in sorunu olarak değerlendirdi

İsrail gazetesi Israel Hayom'a göre KKTC toprakları, İsrail'e yönelik artan tehditlerin merkez üslerinden biri konumunda

Ulusal Güvenlik30 Temmuz 2025 13:53Ozan Akarsu
Israel Hayom gazetesi, KKTC'yi İsrail’in sorunu olarak değerlendirdi

İsrail çevrelerinden yapılan KKTC ile alakalı bir değerlendirmeyi manşetlere taşıyan İsrail gazetelerinden olan Israel Hayom, dikkatleri üzerine çekti.

Gazetede yer alan değerlendirmeye göre, Kuzey Kıbrıs'ın mevcut durumu artık İsrail için de doğrudan bir güvenlik sorunu teşkil ediyor. Değerlendirmede KKTC’yi işaret ederken sürekli Kuzey Kıbrıs tabirinin kullanılması gözlerden kaçmadı.

Değerlendirmede ilk olarak, İsrail'in bugüne dek Kıbrıs sorununu "uzak bir Yunan-Türk meselesi" olarak gördüğü belirtilirken, Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs'taki askeri varlığı, terör gruplarına desteği ve bölgenin istihbarat ile yasa dışı finans merkezi haline gelmesi gibi faktörlerin karşısında, İsrail'in stratejik duruşunu değiştirmesi gerektiği savunuluyor.

Değerlendirme, tehdit eşiğinin aşılması durumunda İsrail'in Yunanistan ve Kıbrıs ile koordinasyon içinde, adanın kuzeyini "kurtarmaya" yönelik bir harekât planı hazırlaması gerektiğini öne sürüyor. Ayrıca Türkiye’nin yerli ve milli füzelerinden bahsetmesi de gözlerden kaçmadı.

Değerlendirmenin devamında Kıbrıs'ın, Türkiye'nin 1974'teki müdahalesinin 51. yıl dönümünü kısa süre önce anmasıyla birlikte, Kıbrıslı Rumlar için "kalıcı bir travma" olduğu belirtiliyor. Kuzey Kıbrıs'ın "uluslararası bir kimsesiz bölge" gibi işlev gördüğü ve Türkiye'ye, Hamas gibi terör gruplarına ve İran'ın Kudüs Gücü'ne "kısıtlanmamış operasyonel özgürlük" sağladığı savunuluyor.

Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs'taki artan askeri varlığı ve savaş teknolojisi tehdit olarak algılandı

Türkiye'nin 1974 yılındaki Barış Harekatını ''müdahale'' olarak nitelendiren değerlendirmede, Türkiye'nin varlığının sessizce askeri bir güce dönüştüğü belirtiliyor.

Değerlendirmeye göre, bölge şu anda Türkiye'nin gelişmiş silah sistemleri, siber gözetim ve İsrail'in hem askeri hem de sivil iletişimini engelleme yeteneğine sahip sinyal istihbarat (SIGINT) altyapısının yanı sıra, Ankara tarafından desteklenen "gizli terörist tesislerine" ev sahipliği yapan bir ileri askeri üs konumunda.

Sızdırıldığı iddia edilen istihbarat belgelerine göre, üst düzey Türk yetkililer Kuzey Kıbrıs'ı "polis veya yargı denetimi olmaksızın her şeyin yapılabileceği ideal bir konum" olarak belirtiliyor.

Türkiye'nin bölgesel gaz anlaşmazlıklarının ortasında terk edilmiş bir havaalanından İHA üssüne dönüştürülen Geçitkale (Lefkoniko) havaalanından SİHA’ları ana karadaki üslerinden çok daha hızlı konuşlandırabileceği ifade ediliyor.

Mayıs 2021'den bu yana Türkiye'nin buraya resmi olarak silahlı Bayraktar TB2 İHA'ları yerleştirdiği, Temmuz 2024'te ise daha gelişmiş Akıncı İHA'larının askeri geçit töreninde halka açıkça sergilendiği belirtiliyor. Bu İHA'ların İsrail'in gaz platformlarını, deniz araçlarını ve stratejik bölgelerini hızla hedef alabileceği öne sürülüyor.

Bununla birlikte, Türkiye'nin 200 km'yi aşan menzile sahip gelişmiş ATMACA gemisavar füzelerinin İsrail'in kritik doğal gaz platformları da dâhil olmak üzere deniz varlıklarını doğrudan tehdit edebileceği, IDEF 2025 kapsamında tanıtılan Tayfun balistik füzesinin ise 560 kilometreye kadar hassas atış yapabildiği vurgulanıyor.

Değerlendirmenin temel aldığı batı istihbaratına göre, Girne ve Gazimağusa'daki füze üslerinin bu füzelerin konuşlandırılması için hazırlandığı ve Kudüs, Tel Aviv ile Hayfa Körfezi'ni vurma kabiliyetiyle Türkiye'nin İsrail'e yönelik ilk doğrudan balistik tehdidini oluşturduğu belirtiliyor.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, terörizmin merkezi oldu iddiası

Askeri tehdidin yanı sıra, etkili uluslararası denetim eksikliği nedeniyle işgal altındaki bölgenin terör finansmanı ve kara para aklama merkezi haline geldiği öne sürülüyor. İran ve Türk yasa dışı fonlarının, paravan şirketler aracılığıyla Hamas ve diğer terör gruplarını desteklemek üzere akıtıldığı iddia ediliyor.

Gazze'deki "Duvarların Koruyucusu Operasyonu" (2021) ve "Demir Kılıçlar Operasyonu" (2023) sırasında ele geçirilen belgelerde, Hamas'ın Türkiye ve Kuzey Kıbrıs'ta İsraillilere yönelik saldırılar düzenlemekle görevli bir operasyonel birim kurma planlarının ortaya çıktığı belirtiliyor.

Ayrıca 2023'te bölgede ortaya çıkarılan bir Kudüs Gücü hücresinin Avrupa'daki İsrail hedeflerine yönelik saldırılar planladığı ve bunun Kuzey Kıbrıs'ın İsrail karşıtı operasyonlar için bir güvenli liman statüsünü vurguladığı belirtiliyor.

Değerlendirmede Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs üzerindeki kontrolünün, Türkiye ve İran'ın yaptırımları aşmasına ve İsrail'e karşı stratejik tehditlerini artırmasına olanak sağladığı da iddiaların arasında yer buldu. Dahası, Kuzey Kıbrıs'taki oteller, kumarhaneler, üniversiteler ve limanların, Türk güvenlik güçleri ve organize suç ağları tarafından koordine edilen, uluslararası yetkilileri hedef alan "bal tuzağı" operasyonları da dâhil olmak üzere gizli casusluk, şantaj ve istihbarat operasyonları için gizli merkezler haline geldiği söyleniyor.

Türkiye, AB Ve NATO içindeki çelişki olarak nitelendirildi

Değerlendirme içinde, Avrupa Birliği'nin, Türkiye'nin AB topraklarını işgal etmesine rağmen Ankara ile güvenlik iş birliğini sürdürmesinin, AB'nin güvenilirliğini zedeleyen bir çelişki olduğu ve Yunanistan, Kıbrıs ile İsrail için riskler oluşturduğu savunuluyor.

Ankara'nın "yasa dışı işgaller, yaptırım ihlalleri ve aşırılık yanlısı gruplarla bağlar" ile işaretlenen "saldırgan dış politikasının", onu NATO müttefiklerinden ziyade "haydut rejimlerle" aynı hizaya getirdiği iddia ediliyor.

NATO'nun oybirliğiyle karar alma şartı ve Türkiye'nin ittifak içindeki gergin ilişkileri göz önüne alındığında, 5. Madde korumasının, uluslararası olarak Kıbrıs toprağı olarak tanınan Kuzey Kıbrıs ile ilgili olarak neredeyse imkânsız olduğu belirtiliyor.

KKTC, İsrail için yeni bir ‘’kurtarma’’ operasyonu hedefi olarak işaret edildi

Değerlendirmenin son bölümü, Kuzey Kıbrıs'ı "kurtarmak" gibi bir rol veya arzunun İsrail'in görevi olmadığını ancak bölgeden gelen tehdidin kritik bir eşiğe ulaşması durumunda İsrail'in stratejik duruşunun değişmesi gerektiğini vurguluyor. İsrail'in Yunanistan ve Kıbrıs ile koordinasyon içinde, adanın kuzeyini "kurtarmaya" yönelik bir harekât için hazırlık yapması gerektiği savunuluyor.

Bu tür bir operasyonun, Türkiye'nin ana karadan takviye kabiliyetlerini etkisiz hale getireceği, Kuzey Kıbrıs'taki hava savunma sistemlerini yok edeceği, istihbarat ve komuta merkezlerini imha edeceği ve son olarak Türk kuvvetlerini bölgeden çıkararak uluslararası alanda tanınan Kıbrıs egemenliğini yeniden tesis edeceği varsayılıyor.

Kaynak: Israel Hayom
30 Temmuz 2025 13:53Ozan Akarsu
Yorumlar yükleniyor...