Tabya Dijital
Envanter
Blog
F/A-18 Super Hornet savaş uçağı nedir, özellikleri nelerdir?
F/A-18 Super Hornet savaş uçağı nedir, özellikleri nelerdir?

F/A-18 Super Hornet savaş uçağı nedir, özellikleri nelerdir?

F/A-18E/F Super Hornet, ABD Donanması’nın uçak gemisi operasyonları için geliştirilmiş, çok rollü bir süpersonik savaş uçağıdır.

Blog19 Aralık 2025 07:12Ozan Akarsu
F/A-18 Super Hornet savaş uçağı nedir, özellikleri nelerdir?

Boeing F/A-18E ve F/A-18F Super Hornet, McDonnell Douglas F/A-18 Hornet’ten türetilmiş, Amerikan yapımı, süpersonik, çift motorlu ve uçak gemisi konuşlu çok amaçlı savaş uçaklarıdır. F/A-18E tek kişilik, F/A-18F ise tandem oturma düzenine sahip iki kişilik varyanttır. ABD, Avustralya ve Kuveyt silahlı kuvvetlerinde hizmet veren Super Hornet, ABD Donanması’nda yaygın olarak “Rhino” lakabıyla anılır.

Uçak; hava-hava ve hava-yer görevlerini icra edebilir, dahili 20 mm M61A2 top taşır, çok çeşitli mühimmat ve beş adede kadar harici yakıt tankı kullanabilir. Harici hava-hava yakıt ikmal sistemiyle tanker görevine de yapılandırılabilir. İlk uçuşunu 1995’te yapan Super Hornet, 2001’de ABD Donanması’nda hizmete girdi ve F-14 Tomcat’in yerini aldı. 2030’lardan itibaren F/A-XX ile değiştirilmesi planlanmaktadır.

Kökenler ve ortaya çıkış

Super Hornet’in kökeni, 1960’lı yılların ortalarında Northrop tarafından geliştirilen P-530 prototipine ve bu tasarımdan evrilen Northrop YF-17 “Cobra” uçağına dayanmaktadır. YF-17, ABD Hava Kuvvetleri’nin Hafif Savaş Uçağı (LWF) programında YF-16’ya karşı yarışmış, ancak seçilememiştir. Buna karşın ABD Donanması, çift motorlu yapısı ve deniz operasyonlarına uygunluğu nedeniyle YF-17 tasarımını tercih ederek Donanma Hava Muharebe Savaş Uçağı (NACF) programı kapsamında değerlendirmiştir.

YF-17’nin seçilmesinin ardından Donanma, daha büyük ve pahalı Grumman F-14 Tomcat’i tamamlayacak çok rollü bir uçak ihtiyacını karşılamak üzere tasarımın büyütülmesini istemiştir. Northrop ile McDonnell Douglas iş birliği sonucunda F/A-18 Hornet ortaya çıkmış, ana yüklenici McDonnell Douglas olmuştur. Hornet başarılı bir uçak olmakla birlikte, savaş yarıçapının sınırlı olması önemli bir kısıtlamaydı. Bu nedenle 1980’lerde “Hornet 2000” adıyla, daha fazla yakıt taşıyan, daha güçlü motorlara sahip büyütülmüş bir Hornet konsepti gündeme gelmiştir.

Soğuk Savaş’ın sona ermesi, savunma bütçelerinde ciddi kesintilere yol açmış ve ABD Deniz Havacılığı birçok programın iptaliyle karşı karşıya kalmıştır. McDonnell Douglas A-12 Avenger II’nin 1991’de iptal edilmesi ve AX/A-FX gibi yeni saldırı uçağı projelerinin askıya alınması, mevcut bir tasarımın geliştirilmesini daha cazip hale getirmiştir. Bu ortamda Super Hornet, düşük riskli ve maliyet etkin bir çözüm olarak öne çıkmıştır. Savunma Bakanı Dick Cheney’nin F-14’ü “1960’lar teknolojisi” olarak nitelemesi ve F-14D üretimini durdurması, Super Hornet’in önünü açmıştır. Tartışmalara rağmen Super Hornet, Uçak Gemisi Hava Kanadının ana unsuru haline gelmiştir.

Test ve üretim süreci

ABD Donanması, Super Hornet’i 1992 yılında resmen sipariş etmiş ve Mühendislik ve Üretim Geliştirme (EMD) maliyetini 1990 mali yılı dolarlarıyla 4,88 milyar dolar olarak sınırlandırmıştır.

Program, Kongre’ye düşük riskli bir “türev” olarak sunulsa da F/A-18E/F büyük ölçüde yeni bir uçaktır. Hornet ile Super Hornet arasında aviyonik, radar, silah sistemleri, fırlatma koltukları ve bakım prosedürleri gibi alanlarda yüksek ortaklık oranı korunmuştur.

İlk F/A-18E/F, 29 Kasım 1995’te ilk uçuşunu gerçekleştirmiştir. Uçuş testleri 1996’da başlamış, ilk uçak gemisi inişi 1997’de yapılmıştır. Test süreci 3.100 uçuş ve 4.600 uçuş saatini kapsayacak şekilde 1999’a kadar sürmüştür. Super Hornet, 2000 yılında operasyonel testleri başarıyla tamamlayarak hizmete giriş onayını almıştır.

2006’da F-14’lerin emekliye ayrılmasıyla birlikte Super Hornet; F-14 Tomcat, A-6 Intruder, S-3 Viking ve KA-6D gibi farklı platformların görevlerini tek bir uçak tipinde birleştirmiştir. Elektronik harp varyantı EA-18G Growler ise EA-6B Prowler’ın yerini almıştır. Donanma bu dönüşümü “boyun daralması” olarak adlandırmış ve yıllık yaklaşık 1 milyar dolarlık tasarruf sağlandığını belirtmiştir.

Üretim sayıları zaman içinde dalgalanmış, F-35 programındaki gecikmeler Super Hornet siparişlerinin uzamasına neden olmuştur. 2019’da Boeing, Block III Super Hornet’ler için önemli bir sözleşme almış ve üretimin 2027’ye kadar uzatılacağı açıklanmıştır.

Tasarım ve değişiklikler

Boeing F/A-18E/F Super Hornet, orijinal F/A-18 Hornet’e kıyasla yaklaşık %20 daha büyük boyutlara sahip, büyük ölçüde yeniden tasarlanmış bir uçaktır. Boş ağırlığı yaklaşık 7.000 lb (3.200 kg) daha fazla, azami kalkış ağırlığı ise yaklaşık 15.000 lb (6.800 kg) daha yüksektir. Buna karşın Super Hornet, %33 oranında daha fazla dahili yakıt taşıyabilmekte; bu sayede görev menzilinde %41, havada kalış süresinde ise %50’ye varan artış sağlamaktadır.

Super Hornet’in boş ağırlığı, yerini aldığı Grumman F-14 Tomcat’ten yaklaşık 11.000 lb (5.000 kg) daha azdır. F-14’ün ham hız ve menzil performansına tam olarak ulaşamasa da, Super Hornet çok daha üstün uçuş kontrol özelliklerine, daha yüksek güvenilirliğe ve daha düşük işletme maliyetlerine sahiptir. Uçağın büyüyen kütlesi nedeniyle uçak gemisi kalkış ve iniş sistemleri Hornet’ten farklı şekilde ayarlanmıştır. Görsel ve operasyonel ayırt edilebilirliği artırmak amacıyla, burun üstünde yer alan çıkıntılı AN/APX-111 “pizza kutusu” IFF anteniyle birlikte Super Hornet, önceki Hornet’lerden ayırt edilmek üzere gayriresmî olarak “Rhino” adıyla anılmaya başlanmıştır.

Super Hornet, önceki Hornet varyantlarından farklı olarak, harici bir havadan yakıt ikmal sistemi (ARS – Air Refueling System) ile donatılabilmektedir. Bu sayede, Donanma’nın KA-6D Intruder ve S-3 Viking tankerlerinin emekliye ayrılmasıyla ortaya çıkan taktik tanker boşluğunu doldurur. ARS sistemi; orta hatta hortum-makara tertibatlı 330 ABD galonluk (1.200 L) bir tank, dört adet 480 ABD galonluk (1.800 L) harici tank ve dahili yakıt tanklarından oluşur. Bu konfigürasyonda uçak toplamda yaklaşık 29.000 lb (13.000 kg) yakıt taşıyabilir. Tipik bir uçak gemisi hava kanadında, filonun yaklaşık beşte biri tanker görevine ayrılmakta olup, bu görevler uçak gövde ömrünü diğer rollere kıyasla daha hızlı tüketmektedir. Super Hornet’te standart yakıt olarak JP-5 jet yakıtı kullanılır.

Super Hornet’in ön gövdesi genel hatlarıyla Hornet ile benzerliğini korurken, uçağın geri kalan bölümleri önceki F/A-18C/D modelleriyle oldukça sınırlı ortaklığa sahiptir. Gövde, ilave yakıt kapasitesi ve gelecekteki aviyonik yükseltmeler için alan yaratmak amacıyla 86 cm (34 inç) uzatılmıştır. Kanat alanı yaklaşık %25 oranında büyütülmüş, buna karşın yapısal parçaların sayısı önceki Hornet’e göre %42 oranında azaltılmıştır.

Kanat tasarımında, yüksek hücum açılarında yaşanan “kanat düşmesi” (wing drop) problemini azaltmak amacıyla, katlanma eklemi civarında köpek dişi (dog-tooth) şeklinde çıkıntılar ve gözenekli yüzey şeritleri kullanılmıştır. Güç kaynağı olarak, Hornet’te kullanılan F404 motorunun geliştirilmiş bir türevi olan General Electric F414 motorları tercih edilmiştir. Bu motorlar, uçuş zarfının büyük bir bölümünde %35 daha fazla itme üretmekte ve art yakıcıda yaklaşık 98 kN (22.000 lbf) itiş gücüne ulaşmaktadır.

Super Hornet, Hornet’e kıyasla çok daha yüksek “geri getirme” (bring-back) kapasitesine sahiptir. Uçak, görev sonrası kullanılmamış mühimmat ve yakıtla uçak gemisine güvenli şekilde geri dönebilir; bu değer 9.000 lb (4.100 kg) üzerinde olup, uçak gemisi operasyonları açısından kritik bir avantajdır.

Uçakta toplam 11 harici silah istasyonu bulunmaktadır. Önceki Hornet’te yer alan kanat uçları, alt orta hat ve gövde bağlantı noktaları korunmuş; buna ek olarak kanatlara iki yeni istasyon eklenmiştir. En belirgin aerodinamik değişikliklerden biri, yüksek hücum açılarında girdap kaldırmasını artıran ve statik stabilite marjını azaltarak manevra kabiliyetini geliştiren genişletilmiş ön kenar kök uzantılarıdır (LEX). Bu sayede Super Hornet, saniyede 40 derecenin üzerinde yunuslama oranlarına ulaşabilir ve kontrollü uçuştan ayrılmaya karşı yüksek direnç gösterir.

Erken rüzgâr tüneli testlerinde mühimmatın gövdeye çarpma ihtimali tespit edildiğinden, tüm kanat altı pilonları hafifçe dışa doğru açılı olarak tasarlanmıştır. Daha sonra bunun zorunlu olmadığı anlaşılmış olsa da, üretim sürecinde yapılan değişikliklerin maliyetli olmaması için bu tasarım korunmuştur. Bu eğimin seyir sürüklenmesine etkisi sınırlı, ancak transonik ve süpersonik sürüklenme üzerinde daha belirgindir.

Radar izi azaltma önlemleri

Super Hornet, F-22 veya F-35 gibi tam anlamıyla gizli bir savaş uçağı değildir; ancak önceki nesil uçaklara kıyasla radar kesit alanı (RCS) belirgin ölçüde azaltılmıştır. ABD Donanması, Super Hornet tasarımında hayatta kalabilirlik için “dengeli bir yaklaşım” benimsemiş; yalnızca düşük görünürlük yerine, gelişmiş elektronik harp sistemleri, azaltılmış balistik hassasiyet ve uzun menzilli silah kullanımıyla bütüncül bir çözüm hedeflemiştir.

Uçağın dikdörtgen kesitli, ok şeklindeki hava girişleri, ön radar kesitini azaltacak biçimde hizalanmıştır. Giriş tünelleri içinde yer alan sabit fan benzeri yansıtıcı yapılar, radar dalgalarının motor fan kanatlarına doğrudan çarpmasını engeller. Gövde panelleri ve kenarları, radar enerjisinin dar açılarla yansıtılmasını sağlayacak şekilde hizalanmış; gereksiz boşluklar ve rezonans yaratan açıklıklar büyük ölçüde ortadan kaldırılmıştır. Önceki Hornet’lerde kullanılan ızgaralar yerine, radar frekanslarına opak görünen delikli paneller tercih edilmiştir.

Aviyonik, uçuş kontrol ve görev yönetim sistemleri

F/A-18E/F Super Hornet’in aviyonik mimarisi, orijinal F/A-18 Hornet tasarımının olgunlaşmış ve önemli ölçüde genişletilmiş bir devamı niteliğindedir. Programın başlangıcında, geliştirme maliyetlerini ve teknik riski azaltmak amacıyla, Super Hornet’in aviyonik ve görev yazılımının yaklaşık %90’ı mevcut F/A-18C/D filosuyla ortak tutulmuştur. Bu yaklaşım; radar, silah entegrasyonu, görev bilgisayarları, fırlatma koltukları, bakım prosedürleri ve pilot–uçak arayüzünü kapsamakta olup, sonraki Blok konfigürasyonlarında kademeli olarak ileri teknoloji sistemlerle güncellenmiştir.

Super Hornet, dörtlü yedeklemeli (quad-redundant) tam dijital fly-by-wire uçuş kontrol sistemine sahiptir. Bu sistem, aerodinamik kararsızlıkları yazılım aracılığıyla telafi ederek uçağın yüksek hücum açılarında dahi kontrol edilebilirliğini korumasını sağlar. Uçuş kontrol bilgisayarları, yalnızca stabilite sağlamakla kalmaz; aynı zamanda savaş hasarını algılayarak kontrol yüzeylerini yeniden yapılandırabilen entegre hasar telafi algoritmaları içerir. Bu özellik, özellikle uçak gemisi inişleri sırasında emniyet açısından kritik öneme sahiptir.

Görev yönetimi, merkezi görev bilgisayarları tarafından yürütülür. Bu bilgisayarlar; sensörlerden, silah sistemlerinden ve veri bağlantılarından gelen bilgileri gerçek zamanlı olarak birleştirerek pilota tek, bütünleşik bir taktik resim sunar. 2011 yılında Boeing, daha yüksek işlem gücüne ve açık mimariye sahip yeni nesil görev bilgisayarlarının geliştirilmesi için ABD Donanması’ndan sözleşme almıştır.

Radar sistemleri

İlk üretim Super Hornet’lerde AN/APG-73 mekanik taramalı radar kullanılmıştır. Bu radar, hem hava-hava hem de hava-yer görevlerini desteklemiş; ancak gelişen tehdit ortamı karşısında daha ileri bir çözüm gereksinimi doğmuştur. Bu doğrultuda Block II uçaklarından itibaren AN/APG-79 Aktif Elektronik Taramalı Dizi (AESA) radarına geçilmiştir.

AN/APG-79, aynı anda birden fazla görevi yerine getirebilen çok modlu bir sistemdir. Uzun menzilde yüksek çözünürlüklü yer haritalaması, eş zamanlı hava-hava ve hava-yer angajmanı, küçük ve düşük görünürlüklü hedeflerin tespiti gibi yetenekler sunar. Radar ayrıca gelen füzeler gibi küçük ve hızlı hedefleri algılayabilir ve uçağın hava-hava füzelerinin menzilinin ötesindeki hedefleri takip edebilir. AESA mimarisi, daha düşük arıza oranı ve daha yüksek elektronik karşı-karşı önlem (ECCM) direnci sağlar.

Elektro-optik ve kızılötesi sensörler

Super Hornet’in ana elektro-optik hedefleme sensörü AN/ASQ-228 ATFLIR (Advanced Targeting Forward-Looking Infrared) podudur. ATFLIR; lazer hedef işaretleme, kızılötesi görüntüleme ve uzun menzilli hedef tespiti yetenekleri sunar. Gündüz, gece ve her türlü hava koşulunda hassas taarruz görevlerini destekler.

Buna ek olarak, pasif hedef tespiti amacıyla kızılötesi arama ve izleme (IRST) yeteneği geliştirilmiştir. AN/ASG-34(V) IRST21 sensörü, modifiye edilmiş FPU-13 merkez hattı harici yakıt tankına entegre edilmiştir. Sensör, uzun dalga kızılötesi emisyonları algılayarak radar yayını yapmadan hedef tespiti ve takibi sağlar.

IRST ve AIM-9X kombinasyonu, yoğun radar karıştırma ortamlarında dahi etkili hava muharebesine olanak tanır. IRST21, üretim sorunları ve bütçe kesintileri nedeniyle gecikmiş, nihayet Ocak 2025’te operasyonel hale gelmiştir.

Elektronik harp ve kendini koruma sistemleri

Blok I Super Hornet’lerde savunma karşı önlemleri; AN/ALR-67(V)3 radar uyarı alıcısı, AN/ALE-47 karşı önlem dağıtıcısı, AN/ALE-50 çekili aldatma sistemi ve AN/ALQ-165 Havadan Kendini Koruma Karıştırıcısı (ASPJ) ile sağlanmıştır.

Block II ile birlikte bu sistemler, AN/ALQ-214 Entegre Savunma Karşı Önlemleri (IDECM) mimarisi altında birleştirilmiştir. IDECM; tehdit algılama, karıştırma ve aldatma unsurlarını tek bir sistemde entegre ederek tepki süresini azaltır. Eski ALE-50 sistemleri, daha gelişmiş sinyal iletim yeteneğine sahip ALE-55 çekili aldatma sistemleriyle değiştirilmektedir. Blok II uçaklarının aydınlatma sistemleri, gece görüş gözlükleriyle uyumlu hale getirilmiştir.

Haberleşme, veri bağı ve ağ merkezli harp sistemleri

Super Hornet’in haberleşme altyapısı; AN/ARC-210 VHF/UHF telsiz sistemi, HAVE QUICK ve SINCGARS uyumluluğu ile Link-16 veri bağına dayanmaktadır. Çok Fonksiyonlu Bilgi Dağıtım Sistemi (MIDS), daha sonra MIDS-JTRS düşük hacimli terminal ile yükseltilmiştir. Bu yükseltme, bant genişliğinde yaklaşık on kat artış sağlamış ve Ortak Taktik Radyo Sistemi standartlarıyla uyumluluk getirmiştir.

Bu ağ merkezli yapı sayesinde Super Hornet, diğer uçaklar, gemiler ve kara unsurlarıyla gerçek zamanlı taktik veri paylaşımı yapabilmekte; keşif, hedefleme ve angajman süreçleri ortak bir operasyonel resim üzerinden yürütülebilmektedir.

Teknik Özellikler (F/A-18E/F Super Hornet)

Genel Özellikler

ÖzellikDeğer
MürettebatF/A-18E: 1 (pilot) • F/A-18F: 2 (pilot + silah sistemleri subayı)
Uzunluk60 ft 1.25 in (18,31 m)
Kanat açıklığı44 ft 8.5 in (13,62 m)
Yükseklik16 ft 0 in (4,88 m)
Kanat alanı500 sq ft (46,5 m²)
Boş ağırlık32.081 lb (14.552 kg)
Brüt ağırlık47.000 lb (21.320 kg)
Azami kalkış ağırlığı66.000 lb (29.937 kg)
İç yakıt kapasitesiF/A-18E: 14.700 lb (6.668 kg) • F/A-18F: 13.760 lb (6.241 kg)
Harici yakıt kapasitesi4× 480 ABD galonu (toplam 13.040 lb / 5.915 kg); Blok III: 2× 515 ABD galonu CFT (ek 7.000 lb / 3.175 kg)
Motor2× GE F414-GE-400 turbofan
Motor itişiKuru: 13.000 lbf (58 kN) • Art yakıcı: 22.000 lbf (98 kN)

Performans

ÖzellikDeğer
Azami hızMach 1.8 (40.000 ft, temiz)
Azami hız (deniz seviyesi)Mach 1.06 – 700 kn (1.296 km/h)
Azami hız (yükle)Mach 1.54 – 36.000 ft (2× AIM-120, 2× AIM-9, 1× yakıt tankı)
Seyir hızı482 kn (893 km/h)
Menzil1.275 nmi (2.346 km) – 2× AIM-9 ile
Savaş menzili492 nmi (911 km) – 4× Mk 83, 2× AIM-9, 2× tank
Savaş menzili (eskort)518 nmi (959 km) – 2× AIM-120, 2× AIM-9, 1× tank
CAS profili305 nmi (565 km), hedef üzerinde 1 saat
Feribot menzili1.800 nmi (3.330 km)
Servis tavanı52.300 ft (15.940 m)
Tırmanma hızı44.882 ft/dk (228 m/s)
Kanat yükü94 lb/sq ft (normal) • 127 lb/sq ft (MTOW)
İtme/ağırlık oranı0,93
Yapısal yük limiti+7,5 g

Silahlanma

Dahili Silah

SistemDetay
Top1× 20 mm M61A2 Vulcan (412 mermi)

Harici Yük ve İstasyonlar

ÖzellikDeğer
Bağlantı noktaları11 (2× kanat ucu, 6× kanat altı, 3× gövde altı)
Azami harici yük17.750 lb (8.050 kg)
Geri getirilebilir yükF/A-18E: 9.900 lb • F/A-18F: 9.000 lb

Hava–Hava Füzeleri

Sistem
AIM-9 Sidewinder
AIM-120 AMRAAM
AIM-7 Sparrow
AIM-174B

Hava–Yer Füzeleri

Sistem
AGM-65E/F Maverick
AGM-84H/K SLAM-ER
AGM-88 HARM
AGM-88G AARGM-ER
AGM-154 JSOW
AGM-158 JASSM
AGM-158C LRASM
AGM-84 Harpoon
JSM (entegrasyon aşamasında)

Bombalar ve Diğer Yükler

Sistem
JDAM (GBU-31/32/35/38/54)
Paveway lazer güdümlü bombalar
Mk 80 serisi
Mk 20 Rockeye II
CBU-78 Gator
Mk-62/63/65 Quickstrike deniz mayınları
ADM-141C TALD
SUU-42A/A chaff–flare kapsülü
AN/ALE-50 / ALE-55 çekilebilir yem
A/A42R-1 havadan yakıt ikmal kapsülü

Aviyonik

SistemAçıklama
RadarAN/APG-73 veya AN/APG-79 AESA
Elektronik harpAN/ALQ-165 veya AN/ALQ-214 IDECM
Radar uyarıAN/ALR-67(V)3
Çekilebilir yemAN/ALE-50 veya AN/ALE-55
IRSTAN/ASG-34(V)1 IRST21
Hedefleme poduAN/ASQ-228 ATFLIR veya AN/AAQ-28 Litening
Veri bağıMIDS LVT veya MIDS JTRS

Varyantlar

F/A-18E: Tek koltuklu varyant.

F/A-18F: İki koltuklu varyant.

NEA-18G: EA-18G Growler’ın prototipi olarak kullanılan, iki adet F/A-18F uçağından dönüştürülmüş test varyantı.

EA-18G Growler: ABD Donanması’nın Grumman EA-6B Prowler uçaklarının yerini almak üzere geliştirilen, F/A-18F temelli elektronik harp varyantı.

Gelişmiş Super Hornet (Advanced Super Hornet): Uyumlu Yakıt Tankları (CFT) ile donatılmış, radar kesit alanı (RCS) daha da azaltılmış F/A-18E/F Super Hornet varyantı. Gizli özellikli kapalı silah bölmesi ve dahili IRST21 sensör sistemi seçenekleri içerir. ABD Donanması tarafından hizmete alınmamış olsa da, IRST sensörü yakıt tankına entegre edilmiş bir çözüm olarak bağımsız bir yükseltme haline gelmiş, geliştirilmiş kokpit gibi bazı unsurlar ise Block III konfigürasyonuna dahil edilmiştir. Uyumlu Yakıt Tankları ve azaltılmış radar izi özellikleri, Avustralya Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAAF) için hâlen ilgi çekici unsurlar arasında yer almaktadır.

Uçağın geleceği: F/A-XX projesi

F/A-XX, ABD Donanması’nın 2030’lu yıllarda hizmete almayı hedeflediği, uçak gemisi konuşlu yeni nesil bir muharip uçak programı olarak tanımlanıyor. Bu platform, F/A-18E/F Super Hornet’in yerini alarak deniz havacılığında artan tehditlere karşı daha uzun menzil, daha yüksek hayatta kalabilirlik ve gelişmiş görev esnekliği sağlamayı amaçlıyor. Program, özellikle Pasifik bölgesindeki geniş harekât alanları dikkate alınarak şekilleniyor.

Uçak, ileri seviye düşük görünürlük özelliklerine, ağ merkezli harp için gelişmiş sensör füzyonuna ve yapay zekâ destekli aviyonik sistemlere sahip olacak şekilde tasarlanıyor. F/A-XX, insanlı görev yapmanın yanı sıra insansız hava araçlarıyla birlikte çalışabilen “sadık kanatçı” konseptini destekliyor. Bu yaklaşım, pilotun iş yükünü azaltıyor ve muharebe etkinliğini artırıyor.

F/A-XX, hizmette olan F-35C Lightning II ile birlikte görev yaparak ABD Donanması’nın uçak gemisi hava kanadını tamamlıyor. F-35C daha çok gizlilik ve sensör ağı odaklı görevlerde öne çıkarken, F/A-XX uzun menzil, yüksek hız ve ağır silah taşıma kapasitesiyle hava üstünlüğü ve taarruz görevlerinde ön planda yer alıyor.

Etiket:ABD
19 Aralık 2025 07:12Ozan Akarsu
Yorumlar yükleniyor...