Karanlık Aydınlık

Davut Sapanı nedir, özellikleri nelerdir?

Davut Sapanı, İsrail’in çok katmanlı hava savunma stratejisinde kritik bir rol oynayan, modern ve gelişmiş bir savunma sistemidir.

Davut Sapanı (Kela Davit), İsrail’in çok katmanlı hava savunma stratejisinde önemli bir rol üstlenen modern bir sistemdir. Başlangıçta Sihirli Değnek (Sharvit Ksamim) adıyla bilinen proje, İsrail Savunma Kuvvetleri için geliştirildi ve 2017 yılında aktif kullanıma girdi.

Sistem, İsrailli savunma şirketi Rafael Advanced Defense Systems ile ABD’li Raytheon firmasının ortak çalışmasının ürünüdür. Bu iş birliği, iki ülke arasındaki savunma teknolojileri alanındaki yakın ilişkilerin de bir göstergesidir.

Davut Sapanı, geniş bir tehdit yelpazesine karşı savunma sağlayan yapısıyla öne çıkıyor. Düşman uçaklarını ve insansız hava araçlarını hedef alırken, taktik balistik füzeler, orta ve uzun menzilli roketler ile seyir füzelerine karşı da etkili olur.

Sistem, 40 ila 300 kilometrelik menzili sayesinde hem cephe hattında hem de stratejik bölgelerin korunmasında görev üstlenir. Böylece İsrail’in eski nesil savunma sistemleri olan MIM-23 Hawk ve MIM-104 Patriot’un yerini alacak modern bir çözüm haline gelmiştir.

Stunner füzesi nedir, teknolojik özellikleri nelerdir?

Davut Sapanı’nın merkezinde yer alan Stunner füzesi, sistemin asıl vurucu gücüdür. Füze, Rus yapımı İskender ve Çin yapımı DF-15 gibi modern taktik balistik füzelere karşı etkili olacak şekilde tasarlandı. Çift CCD/IR arayıcı başlık sayesinde sahte hedefler ile gerçek savaş başlıklarını ayırt edebilir. Bu özellik, düşman tarafından kullanılan aldatma yöntemlerine karşı önemli bir avantaj sağlar.

Hedef tespiti ve takip süreci, Elta EL/M-2084 aktif elektronik taramalı çok modlu radar tarafından desteklenir. Radar, aynı anda birçok hedefi izleyebilir ve yüksek doğrulukla veri aktarımı yapar. Böylece sistem, yoğun saldırılar altında bile etkinliğini sürdürür.

Stunner füzesi çok kademeli bir yapıya sahiptir. İlk aşamada katı yakıtlı motor devreye girer ve füzeye hız kazandırır. Sonraki aşamada asimetrik imha aracı, hedefe doğru yüksek hassasiyetle yönlendirilir. İmha aracı, gelişmiş manevra kabiliyeti sayesinde ani yön değiştiren hedefleri takip edebilir. Üç darbeli motor yapısı, terminal safhada füzenin hızını ve çevikliğini artırır. Böylece hedefin vurulma ihtimali oldukça yükselir.

Davut Sapanı sisteminin önleyici füzesi, iki kademeli bir yapıya sahiptir. Burun kısmında yer alan hedefleme ve güdüm sistemleri, radar ile elektro-optik sensörden oluşur.

Çift sistemli yapı, farklı koşullarda hedefin hassas biçimde tespit edilmesine olanak tanır. 2006 yılında İsrailli savunma şirketi Rafael, 70 ila 250 kilometre menzile sahip orta ve uzun menzilli roketlerin oluşturduğu tehdide karşı savunma sistemi geliştirme ihalesini aldı. Bu süreçte, ABD’nin sağladığı mali yardımlardan yararlanabilmek ve üretimi kolaylaştırmak amacıyla, Amerikalı savunma şirketi Raytheon ile ortaklık kuruldu. Raytheon, füze fırlatma birimini ve genel lojistik sistemi tasarladı, aynı zamanda Rafael’in önleyici füze geliştirme çalışmalarına destek verdi. Raytheon’un bazı yayınlarında bu önleyici füze “Stunner” adıyla da anıldı.

Davut Sapanı’nın füze teknolojisi, SPYDER hava savunma programı kapsamında geliştirilen modifiye edilmiş Python 5 ve Derby arayıcı başlık teknolojilerinden esinlenerek şekillendi. Bu sayede sistem, modern füze teknolojilerinin avantajlarını bir arada kullanır hale geldi. 2012 yılında yapılan açıklamalarda Davut Sapanı’nın 2013 ya da 2014’te hizmete girmesi bekleniyordu.

Davut Sapanı, Demir Kubbe’nin kapsama alanının üzerinde, Arrow-2’nin kapsama alanının altında kalan bölgeyi koruyacak biçimde konumlandırıldı. Özellikle Rusya yapımı 9K720 İskender taktik balistik füzeleri, Suriye’nin Khaibar-1 roketleri, Hizbullah’ın kullandığı İran yapımı Fateh-110 füzeleri ve Scud-B füzeleri gibi tehditlere karşı güvenlik sağlamak için tasarlandı.

İsrail’in çok katmanlı hava savunmasındaki yeri

Davut Sapanı, İsrail’in füze savunma mimarisinde ikinci katmanı oluşturur. Kısa menzilli roket ve havan saldırılarına karşı Demir Kubbe (Iron Dome) kullanılırken, uzun menzilli balistik füzelere karşı Arrow 2 ve Arrow 3 sistemleri devreye girer. Davut Sapanı, bu iki uç arasında yer alır ve orta menzilli tehditlere karşı kritik bir boşluğu doldurur.

Sistemin ismi de sembolik bir anlam taşıyor. Davud ve Calut hikâyesine gönderme yapan bu ad, küçük ve zayıf görünen bir tarafın, doğru araçları kullanarak büyük bir düşmana karşı zafer kazanabileceğini ifade ediyor. İsrail açısından bu isim, ülkenin savunma stratejisiyle doğrudan örtüşen bir mesaj içeriyor.

İsrail, ilk olarak 25 Kasım 2012’de Stunner önleyici füzesini başarıyla test etti. Güney İsrail’de gizli bir çöl bölgesinde konuşlandırılan Davut Sapanı bataryası, iki kademeli önleyici füzeyi ateşleyerek gelen hedefi başarıyla imha etti. Bu test, sistemin savaş koşullarında da kullanılabileceğine dair önemli bir gösterge oldu.

Kasım 2014’ün sonlarında İsrail Savunma Kuvvetleri, Davut Sapanı’nın çeşitli bölgelerde deneme amacıyla konuşlandırılacağını açıkladı. İlk aşamada kısa ve orta menzilli roketler ile füzelerin önlenmesine odaklanılacaktı. Bu denemeler, Demir Kubbe’nin menzilinin üç katı kadar bir mesafede yapılacaktı. Daha sonraki denemeler, sistemin uçakları, daha uzun menzilli füzeleri ve son olarak seyir füzelerini önleyebilme kapasitesini ölçmeye yönelik olacaktı.

Sistem, İsrail İç Cephe Komutanlığı’nın komuta-kontrol altyapısıyla bağlantılı çalışacak, aynı zamanda kendi bağımsız yönetim merkezine de sahip olacaktı.

ABD desteği ve finansman

Şubat 2015’te İsrail, Davut Sapanı’nın üretim süreci için ABD Kongresi’nden 250 milyon dolar ek yardım talep etti. Bu süreçte ABD’li şirketlerden Raytheon, Orbital ATK Inc. (Arlington, Virginia) ve Northrop Grumman Corp. (Falls Church, Virginia) da projeye dâhil oldu. Aynı yıl bazı savunma kaynakları, İsrail’in ayrıca 150 milyon dolar talepte bulunduğunu ve bu paranın iki bataryayı kontrol eden sistemlerin tedarikine ayrılacağını belirtti.

İki bataryanın İsrail’in tamamını kapsayabileceği göz önünde bulundurulduğunda, ilk aşamada iki bataryanın satın alınacağı anlaşılıyordu. Geliştirme maliyetleri 250 milyon dolar civarında sınırlandırılmış, tedarik aşaması için talep edilen 150 milyon doların ise ilk üretime yönelik olduğu belirtilmişti.

Sistemin hazırlık süreci ve aktif edilişi

Davut Sapanı’nın 2015 yılında konuşlandırılması planlanmıştı. Ancak, füze bataryalarının yerleştirilmesi için gerekli altyapıya yönelik bütçe yetersizlikleri nedeniyle sistemin operasyonel tarihi 2017’ye ertelendi.

Yapılan açıklamalara göre 21 Aralık 2015’te yapılan bir denemede sistem, uzun menzilli roketler ve kısa menzilli balistik füzelerden oluşan salvo atışlarını başarıyla yok etti. Bu deneme, geliştirme testlerinin ilk aşamasının tamamlandığını gösterdi. Böylece sistemin İsrail Hava Kuvvetleri’ne 2016’nın ilk çeyreğinde teslim edilmesi planlandı.

İsrail’in 2 Nisan 2017’de Hatzor Hava Üssü’nde düzenlenen ve İsrail ile ABD’li yetkililerin katıldığı törenle, iki adet Davut Sapanı bataryası resmî olarak operasyonel ilan edildi. Böylece İsrail’in çok katmanlı füze savunma sisteminin son bileşeni de hizmete girmiş oldu. 2009 yılı itibarıyla, Davut Sapanı’nın havadan fırlatılabilecek bir varyantı üzerinde de çalışmalar yürütülüyordu. Bu çalışmalar, sistemin esnekliğini ve farklı kullanım alanlarını artırmayı hedefliyordu.

Operasyonel kullanım ve bilinen başarılar

Davut Sapanı ilk kez 23 Temmuz 2018 tarihinde gerçek bir çatışma ortamında kullanıldı. İsrailli kaynaklara göre, İsrail yetkilileri iki adet Suriye OTR-21 Toçka kısa menzilli balistik füzesinin İsrail’e doğru ilerlediğini düşündü. Ancak daha sonra bu füzelerin, Suriye içindeki çatışmalar sırasında fırlatıldığı ve İsrail’i hedef almadığı anlaşıldı.

Her iki füze de sınırı geçemedi ve Suriye topraklarında, sınırın yalnızca bir kilometre içinde yere düştü. İsrail tarafından ateşlenen önleyicilerden biri havada infilak ettirildi. 2019 yılının Kasım ayında Çin basınında çıkan haberlerde, füzelerden birinin Suriye ordusu tarafından sağlam bulunduğu ve Rusya’ya teslim edildiği iddia edildi.

10 Mayıs 2023’te, Gazze’den Tel Aviv’e doğru atılan bir Badr-3 roketi Davut Sapanı tarafından başarıyla imha edildi. Aynı gün Kudüs’e fırlatılan iki roketten biri Demir Kubbe, diğeri ise Davut Sapanı tarafından vuruldu. Bu, sistemin ikinci başarılı önleme operasyonu oldu. Yine aynı dönemde sistem, Hamas’ın Kiryat Ata’ya doğru fırlattığı uzun menzilli Ayyash-250 roketini de imha etti.

Şubat 2024’te, İsrail Hava Kuvvetleri, Lübnan üzerinde görev yapan bir insansız hava aracına karşı fırlatılan bir karadan havaya füzenin Davut Sapanı tarafından başarıyla önlendiğini duyurdu. Ekim 2024’teki İran saldırıları sırasında da sistem aktif şekilde kullanıldı. Ardından Haziran 2025’te, İran-İsrail Savaşı sırasında Davut Sapanı ilk kez bir balistik füzeyi düşürmeyi başardı. Bu gelişme, sistemin tasarım amacını tam olarak yerine getirebildiğini ortaya koydu.

Yabancı ülkelerin sisteme olan ilgisi

Davut Sapanı yalnızca İsrail’in güvenliği için değil, aynı zamanda uluslararası savunma pazarında da dikkat çekti. 17 Kasım 2010’da Rafael’in Başkan Yardımcısı Lova Drori, sistemin Hindistan Silahlı Kuvvetleri’ne teklif edildiğini açıkladı.

Ekim 2015’te, Körfez İşbirliği Konseyi’nin (GCC) altı üyesi ülkenin, İran’ın füze tehdidine karşı Davut Sapanı sistemini tedarik etmekle ilgilendiği duyuruldu. ABD, uzun süredir GCC üyelerini ortak füze savunma projelerinde iş birliğine ve bilgi paylaşımına teşvik ediyordu. Ancak böyle bir anlaşmanın, doğrudan İsrail ile değil, sistemin geliştirilmesine ortak olan Raytheon ve diğer Amerikan şirketleri üzerinden yapılabileceği belirtildi. Bunun nedeni hem ABD’nin projedeki rolü hem de bölgedeki ülkelerin İsrail’e yönelik siyasi tutumlarıydı.

Eylül 2018’de İsviçre Silahlanma Tedarik Ajansı Armasuisse, hava savunma kapasitesini yenilemek amacıyla Davut Sapanı sistemi için teklif almak istediğini duyurdu. Bu, Avrupa’da sistemle ilgilenen ilk resmî girişimlerden biri oldu.

Finlandiya Savunma Kuvvetleri, 5 Nisan 2023’te yüksek irtifa hava savunma sistemi için Rafael’in Davut Sapanı’nı tercih etti. Bu seçim, İsrail’in savunma sanayisinin Avrupa pazarında ciddi bir başarı elde ettiğini gösterdi. Finlandiya, aynı kategoriye aday olan Barak-MX sistemini elerken Davut Sapanı’nı seçmiş oldu.

PAAC-4 Projesi ve sistemin geleceğine dair değerlendirme

Raytheon, Temmuz 2013’te yeni bir uluslararası iş birliği projesi duyurdu: PAAC-4

Yeni sistem, MIM-104 Patriot’un AN/MPQ-53 radarı, Kongsberg/Raytheon ateş yönlendirme merkezi ve Rafael’in Stunner yüzeyden havaya füzesi temel alınarak geliştiriliyordu. ABD Füze Savunma Ajansı’nın eski direktörü Korgeneral Henry Obering, bu proje için “Gerçek anlamda ortak yönetilen bir program olsun istedik çünkü ABD de bu sistemden kendi ihtiyaçları için faydalanmakla ilgileniyor” açıklamasını yaptı.

PAAC-4 projesi, ABD’nin Patriot hava savunma altyapısını İsrail’in geliştirdiği Stunner önleyici füzesiyle birleştirmeyi amaçlayan bir girişimdir. Böyle bir sistemin hayata geçirilmesi, yalnızca teknik değil, aynı zamanda ekonomik ve siyasi açıdan da önemli sonuçlar doğurur.

İlk olarak, ABD açısından stratejik bir avantaj söz konusu olur. Patriot sistemleri hâlihazırda ABD ordusunda ve birçok NATO ülkesinde yaygın biçimde kullanılıyor. Ancak Patriot füzeleri hem çok pahalı hem de bazı yeni tehditlere karşı yetersiz kalmaya başladı. PAAC-4 devreye girerse, daha modern ve maliyeti düşük Stunner füzeleri Patriot bataryalarıyla birlikte kullanılabilir hale gelir.

Stunner teknolojisi, Davut Sapanı sistemiyle geliştirilmiş ve sahada kendini kanıtlamış durumdadır. PAAC-4 sayesinde İsrail bu teknolojiyi küresel ölçekte tanıtmış olur. ABD ve NATO ülkeleri doğrudan İsrail ürünü satın almakta siyasi çekince yaşasa da, Raytheon gibi Amerikan şirketleri üzerinden PAAC-4 sistemine katılım sağlarsa, İsrail dolaylı olarak küresel satışlardan ciddi bir gelir elde eder.

NATO ülkeleri açısından PAAC-4, önemli bir esneklik sunar. Bugün birçok NATO üyesi ülke Patriot sistemine sahip. PAAC-4 hayata geçerse, bu ülkeler mevcut radar ve komuta merkezlerini değiştirmeden, yalnızca füze sistemlerini yenileyerek çok daha güçlü bir savunmaya kavuşabilir. Özellikle Rusya ve İran kaynaklı balistik füze tehditleri düşünüldüğünde, PAAC-4 Avrupa için ciddi bir güvenlik avantajı yaratabilir.

ABD, uzun süredir dünyanın farklı bölgelerinde çok katmanlı bir füze savunma şemsiyesi kurmaya çalışıyor. PAAC-4 ile Patriot sistemleri ve Davut Sapanı teknolojisi birleştiğinde, daha uyumlu ve çok katmanlı bir savunma zinciri ortaya çıkar. NATO, Japonya, Güney Kore ve Körfez ülkeleri gibi bölgelerde ortak savunma projelerini hızlandırır. Çünkü bu tip projelerin bu noktadan sonra siyasi boyutları da vardır. BD ile İsrail arasındaki savunma iş birliği daha da derinleşir ama bazı ülkeler için İsrail teknolojisinin entegrasyonu tartışmalı olabilir. Bu nedenle satışların Raytheon üzerinden yapılması planlanabilir. Yine de PAAC-4 hayata geçerse, İsrail savunma sanayisinin uluslararası kabulü ve etkisi önemli ölçüde artar.

Yorum yaz Yorum yaz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Haber

Dünyanın en güçlü 10 ordusu - 2025

Sonraki Haber

ASELSAN çok namlulu roketatar: ÇNRA AKS