Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Dışişleri Bakanlığı’nda bir araya geldi. Görüşmede Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra ve Suriye İstihbarat Başkanı Hüseyin Salameh de hazır bulundu.
Diplomatik kaynaklara göre toplantıda, başta Süveyda ve Lazkiye olmak üzere Suriye’nin çeşitli bölgelerinde yaşanan son gelişmeler masaya yatırıldı. İki taraf da bu olayların yalnızca Suriye’nin iç dengelerini değil, tüm bölgesel güvenliği etkileyebileceği konusunda hemfikir oldu.
Fidan ve Şeybani, özellikle dış müdahalelerin Suriye’deki toplumsal barışı baltaladığını belirterek, bu tür girişimlere karşı koordineli bir tutum sergileme kararı aldı. Görüşmede, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması ve halkın haklarının güvence altına alınması temel prensip olarak benimsendi.

Toplantıda ayrıca Amman süreci, mültecilerin gönüllü ve güvenli dönüşü, yeniden inşa çalışmaları ve bölge ülkeleri arasındaki diplomatik temasların artırılması konuları da ele alındı. Taraflar, bu alanlarda somut işbirliği mekanizmalarının devreye sokulabileceği mesajını verdi.
Fidan, Türkiye’nin Suriye’de kalıcı barışın sağlanması için yapıcı ve dengeli diplomasiye devam edeceğini söylerken, Şeybani de Suriye’nin bölgedeki istikrarsızlık girişimlerine karşı net bir tavır alacağını vurguladı.
Bakan Fidan, Suriye’de başlatılan barış sürecine yönelik dış müdahalelerin ve YPG’nin “oyunbozan” rolünün süreci zorlaştırdığını belirtirken, mevkidaşı Şeybani ise “Haseke Konferansı”nı başarısız bir girişim olarak nitelendirdi ve bu süreçteki sorunların büyük ölçüde İsrail kaynaklı olduğunu ileri sürdü. İki bakan da bölgesel istikrar ve iş birliğinin geleceğin anahtarı olduğu konusunda hemfikir oldu.
Şeybani: “Süveyda’daki olaylar İsrail tarafından kurgulanıyor”
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Süveyda’da son dönemde yaşanan olaylara ilişkin çarpıcı bir iddia ortaya attı. Şeybani, bölgede artan protestoların ve güvenlik krizlerinin “doğal” gelişmeler olmadığını, İsrail tarafından planlanıp yönlendirildiğini söyledi.

Şeybani’ye göre İsrail, Suriye’nin güneyindeki toplumsal huzursuzluğu derinleştirerek merkezi yönetimi zayıflatmayı ve ülkenin dikkatini iç sorunlara çekmeyi hedefliyor. Bu şekilde hem Suriye’nin yeniden inşa sürecini sekteye uğratmayı hem de bölgedeki direniş hattını parçalamayı amaçlıyor.
Bakan Şeybani, İsrail’in bu stratejiyi hayata geçirirken bazı yerel grupları ve dış destekli unsurları kullandığını öne sürdü. “Bu olaylar, halkın meşru taleplerinden çok, dış güçlerin planlarının bir parçası” dedi.

Şeybani ayrıca, Süveyda’daki gerginliğin yalnızca Suriye’yi değil, Ürdün ve Lübnan gibi komşu ülkeleri de istikrarsızlaştırma potansiyeline sahip olduğuna dikkat çekti. Bu nedenle, bölgedeki tüm aktörlerin ortak hareket ederek dış müdahalelere karşı durması gerektiğini vurguladı
İsrail’e sert eleştiri
Bakan Hakan Fidan, konuşmasında İsrail’in bölgedeki politikalarına sert sözlerle yüklendi. Özellikle Suriye ve çevresindeki gelişmelere doğrudan müdahale eden ve istikrarsızlaştırıcı adımlar atan İsrail’in, komşu ülkelerin güvenliğini tehlikeye attığını söyledi.
Fidan, İsrail’in güvenliğini komşularının zayıflığında değil, onların istikrarlı ve müreffeh olmasında araması gerektiğini vurguladı. “Komşularınızın zayıflığından değil, istikrarından güvenlik doğar” ifadelerini kullanarak, bölgedeki gerginlikleri körüklemenin uzun vadede İsrail’in kendi güvenliğini de zedeleyeceğini belirtti.

İsrail’in Suriye’nin içişlerine müdahalesinin, etnik ve mezhepsel bölünmeleri derinleştirdiğini dile getiren Fidan, bu durumun sadece Suriye halkına değil, tüm Ortadoğu’ya zarar verdiğini ifade etti. İsrail’in attığı adımların, özellikle Süveyda ve Lazkiye’deki gerginlikleri tırmandırdığına dikkat çekti.
Fidan, bölgedeki krizlerin çözümü için yapıcı diyalog ve karşılıklı güven inşasının şart olduğunu, dış müdahalelerle yaratılan kriz ortamının ise kalıcı barışa ulaşmayı imkânsız hale getirdiğini söyledi.
Fidan: “8 Aralık’ta yeni bir sayfa açıldı”
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 8 Aralık tarihinin Suriye için bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Bu tarihten itibaren ülkede yeni bir yönetim vizyonunun ortaya çıktığını, iç ve dış politikada dikkat çekici adımlar atıldığını ifade etti.
Fidan’a göre bu süreç, yalnızca siyasi alanda değil, toplumsal uzlaşma, ekonomik kalkınma ve yeniden inşa çalışmalarında da bir milat niteliği taşıyor. 8 Aralık sonrasında mültecilerin ülkelerine dönmeye başladığını, altyapı ve enerji projelerinin hızlandığını, uluslararası yaptırımların kısmen hafiflediğini ve bölge ülkeleriyle diplomatik temasların yoğunlaştığını belirtti. Ancak Fidan, bu olumlu tablonun yanında önemli engellerin de bulunduğunun altını çizdi. Özellikle Lazkiye ve Süveyda’daki olaylar ile YPG’nin sisteme entegre olmama tavrının, sürecin ilerleyişini zorlaştırdığını ifade etti.

“Barışçıl çözüm arayışını sekteye uğratabilecek bu meydan okumalar, doğru analiz edilmeli ve tüm taraflarca yapıcı şekilde yönetilmelidir” diyen Fidan, yeni sayfanın ancak tüm kesimlerin sorumluluk üstlenmesiyle başarıya ulaşabileceğini vurguladı.
Suriye’deki yeni yönetimin, uluslararası toplumun desteğiyle diplomasi yoluyla bu zorlukların üstesinden gelmeye çalıştığını belirten Fidan, başta Suudi Arabistan olmak üzere bölgedeki tüm ülkeleri, Suriye’yi ayağa kaldırmak için ortak hareket etmeye davet etti.
Amman sürecine destek
Bakan Fidan, Süveyda’daki olayların ardından başlatılan Amman sürecine Türkiye’nin açık destek verdiğini vurguladı. Bu görüşmelerin, Suriye’nin güneyindeki gerilimi azaltmak, yerel halk ile merkezi yönetim arasında iletişim kanallarını açmak ve dış müdahalelerin etkisini sınırlamak amacıyla düzenlendiğini söyledi.

Fidan, toplantıların Ürdün’ün başkenti Amman’da yapıldığını, katılımcılar arasında ABD, Ürdün, Suriye hükümeti yetkilileri ve bölgedeki kabile temsilcileri bulunduğunu belirtti. Bu çok taraflı yapının, yalnızca güvenlik değil, aynı zamanda ekonomik ve insani konuların da masaya yatırılmasına imkân tanıdığını ifade etti.
Türkiye’nin bu süreci destekleme nedenini “barışçıl çözüm arayışına katkı” olarak açıklayan Fidan, “Amman süreci, sahadaki tansiyonu düşürmek ve farklı taraflar arasında güven inşa etmek için önemli bir fırsat sunuyor” dedi. Ayrıca Fidan, sürece katılan tarafların sorumlu ve yapıcı bir tutum benimsemesi gerektiğini belirterek, “Bu platform, karşılıklı güvensizliklerin giderilmesi ve ulusal uzlaşma için kullanılmalıdır. Aksi takdirde, bölgedeki kırılgan istikrar yeniden bozulabilir” uyarısında bulundu.
İsrail’e yönelik olarak da net bir mesaj veren Fidan, “Komşu ülkelerin zayıflığından değil, müreffeh ve istikrarlı olmasından güvenliğiniz geçiyor” ifadesini kullandı. İsrail’in istikrarsızlaştırıcı politikalarının yalnızca bölgeye değil, kendi güvenliğine de zarar vereceğini söyledi.
YPG’ye net mesaj: “Zamana oynamayın”
Bakan Fidan, PKK/YPG’nin son dönemde yaptığı, silah bırakmayacaklarına ve mevcut statülerini koruyacaklarına yönelik açıklamaları hatırlatarak, bu tutumun barış sürecini tıkadığını söyledi. Fidan, “Burada tarihi bir barış iradesi var, bunu kullanmak lazım” diyerek, Suriye’deki tüm tarafların masada çözüm üretmeye odaklanması gerektiğini vurguladı.

Fidan, özellikle YPG’nin zaman kazanma ve mevcut dengelerin değişmesini bekleme stratejisine dikkat çekti. “Zamana oynama politikasını bırakmalı. Bekledikleri karışıklık çıkmayacak, çıksa bile onların istediği sonuç gerçekleşmeyecek” dedi.
Bakan, YPG’nin bu tavrının hem Suriye’nin bütünlüğüne hem de bölgesel istikrara zarar verdiğini belirterek, örgütün silahlı varlığını sona erdirmesi, siyasi sürece dâhil olması ve Suriye halkının tamamını kapsayan bir çözüm iradesi göstermesi gerektiğini ifade etti.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın, örgütün sürece katılması yönündeki çabalarının önemine değinen Fidan, “Bu tarihi fırsat heba edilmemeli, yoksa bölgede yeni çatışma ve gerilimlerin kapısı aralanır” uyarısında bulundu.
Kaynak: AA