Karanlık Aydınlık

ASELSAN’ın savunma sanayisindeki yeri ve katkıları

ASELSAN, NATO projelerine katılımı ve küresel işbirlikleriyle yalnızca Türkiye’nin savunma ihtiyaçlarını karşılayan bir şirket olmaktan çıkıp, uluslararası savunma ekosisteminde stratejik bir aktör haline geliyor

ASELSAN, 1975 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı bünyesinde kurulduğundan bu yana savunma elektroniği alanında Türkiye’nin en önemli şirketi haline geldi.

Kuruluş amacı, Türk ordusunun dışa bağımlılığını azaltmak ve yerli çözümler üretmekti. Bugün gelinen noktada ASELSAN, yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın önde gelen savunma teknolojisi şirketlerinden biri olarak kabul ediliyor.

Şirket, kara, hava, deniz ve uzay alanlarında entegre çözümler geliştiriyor, elektronik sistemleri farklı platformlarla uyumlu hale getiriyor. Böylece hem ulusal güvenliğe hem de Türkiye’nin uluslararası saygınlığına katkı sağlıyor.

Entegre sistem mimarisindeki rolü

ASELSAN’ın savunma alanındaki en önemli katkılarından biri, farklı sistemleri ortak bir mimaride buluşturma kabiliyetidir.

Radar, elektro-optik, haberleşme ve elektronik harp sistemleri birbirine entegre edilerek bütüncül çözümler ortaya çıkıyor. Bu sayede farklı tehdit türlerine karşı hızlı ve koordineli tepki vermek mümkün hale geliyor. Örneğin, bir radar sistemi hedefi tespit ettiğinde, elektro-optik sistemler hedefi doğruluyor, haberleşme ağı komuta merkezine bilgi iletiyor ve uygun silah sistemi harekete geçiriliyor. Böylece karar verme süresi kısalıyor, muharebe sahasında etkinlik artıyor. Doğal olarak modern savaş ortamı, yüksek teknolojinin belirleyici rol oynadığı bir döneme girdi.

ASELSAN, elektronik harp sistemleri, radar teknolojileri ve yapay zekâ tabanlı çözümler geliştirerek değişimin öncülerinden biri oldu. Çelik Kubbe projesi bunun en güncel örneklerinden biri. Çok katmanlı hava savunma konsepti sayesinde farklı irtifa ve menzillerdeki tehditler aynı anda tespit edilip etkisiz hale getirilebiliyor.

İHA’lar, seyir füzeleri ve balistik füzeler gibi farklı tehdit türlerine karşı yapay zekâ destekli analizlerle anlık karar alma imkânı sağlanıyor. Böylece Türkiye, modern hava savunma anlayışında kendi özgün mimarisini oluşturuyor.

Uluslararası işbirlikleri ve NATO’daki rolü

ASELSAN, Türkiye’nin savunma sanayiinde dışa bağımlılığını azaltma hedefiyle yola çıkmış olsa da, bugün geldiği noktada yalnızca ulusal projelerle sınırlı kalmıyor.

Şirket, geliştirdiği ürünlerin yüksek teknoloji seviyesi sayesinde uluslararası platformlarda da güvenilir bir aktör haline geldi. Bu çerçevede en dikkat çekici adımlardan biri, NATO’nun Ground-Based Air Defense (GBAD) yani “Yer Tabanlı Hava Savunma” projesine dâhil edilmesi oldu. Böylece ASELSAN, ittifakın geleceğe yönelik hava savunma mimarisine yön verecek beş küresel yükleniciden biri olarak kabul edildi.

Fotoğraf: AA

Söz konusu katılım, ASELSAN için yalnızca bir prestij unsuru değil, aynı zamanda teknoloji geliştirme sürecinde kritik bir fırsat anlamına geliyor. NATO’nun yüksek standartları, ürünlerin daha esnek, daha dayanıklı ve birlikte çalışabilir nitelikte geliştirilmesini zorunlu kılıyor. Haliyle ASELSAN’ın, kendi milli sistemlerini tasarlarken edindiği tecrübeyi uluslararası standartlarla harmanlamasına olanak sağlıyor. Ayrıca şirket, geliştirdiği projeler sayesinde farklı ülkelerden savunma firmalarıyla ortak çalışıyor, teknoloji transferi ve bilgi paylaşımı yoluyla ürünlerini küresel pazarda daha rekabetçi hale getiriyor.

ASELSAN’ın NATO projelerinde üstlendiği rol, Türkiye açısından da stratejik bir anlam taşıyor. Zira ittifak içerisindeki konumun güçlenmesi, Türkiye’nin kendi savunma mimarisini NATO’nun yapısıyla uyumlu hale getirmesine yardımcı oluyor. Örneğin ASELSAN’ın geliştirdiği Hisar, Korkut ve Hakim 100 gibi sistemler, modüler hava savunma yaklaşımıyla NATO konseptine entegre edilebilecek şekilde tasarlanıyor. Bu da hem Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap veriyor hem de müttefik ülkelerle ortak operasyonlarda uyum sağlıyor.

Şirketin uluslararası işbirlikleri yalnızca NATO ile sınırlı değil. ASELSAN, Asya’dan Orta Doğu’ya, Avrupa’dan Afrika’ya kadar birçok ülkeye radar, haberleşme ve elektro-optik sistemler ihraç ediyor. Söz konusu ihracatlar, Türkiye’nin savunma sanayiinde küresel marka olma vizyonunu desteklerken, şirketin ekonomik katkısını da artırıyor. Özellikle dost ve müttefik ülkelerle imzalanan teknoloji paylaşım anlaşmaları, ASELSAN’ın hem ürün portföyünü genişletmesine hem de uzun vadeli stratejik ortaklıklar kurmasına zemin hazırlıyor.

Deniz, Kara ve Hava Platformları için çözümler

ASELSAN, geliştirdiği sistemlerde çeşitlilik ve esneklik sağlamayı amaçlıyor. Deniz platformları için geliştirilen CENK 4D AESA radar, çok yönlü hava ve deniz hedeflerini aynı anda izleme kapasitesine sahip. GÖKSUR dikey fırlatma sistemi, gemiler için kısa menzilli hava savunma çözümü sunarken, DERİNGÖZ otonom sualtı aracı denizaltı savunmasında yeni bir sayfa açıyor.

Kara platformlarında elektronik harp sistemleri ve mobil radar çözümleri birliklerin hareket kabiliyetini artırıyor. Hava platformlarında ise MURAD AESA radar ailesi, F-16 uçaklarından insansız hava araçlarına kadar farklı araçlarda kullanılabiliyor. Bu sistemler sayesinde hava üstünlüğü sağlanıyor, hedef tespit ve takip kabiliyeti gelişiyor.

Ekonomik ve teknolojik katkılar

ASELSAN’ın geliştirdiği çözümler, sadece savunma alanında değil, sivil sektörlerde de karşılık bulabiliyor. Radar teknolojilerinde kullanılan GaN tabanlı çözümler, haberleşme altyapısında kullanılabilecek potansiyele sahip.

Yüksek güçlü elektromanyetik sistemler, enerji ve iletişim teknolojilerinde yeni imkânlar sunuyor. Ayrıca şirketin Ar-Ge yatırımları, Türkiye’nin teknoloji ekosistemine ivme kazandırıyor. Üniversitelerle yapılan işbirlikleri, genç mühendislerin yetişmesine katkı sağlıyor. Ekonomik olarak ise ASELSAN, savunma ihracatında Türkiye’nin en önemli aktörlerinden biri haline gelmiş durumda.

ASELSAN, yenilikçi çözümleriyle Türkiye’nin savunma sanayisinde stratejik bir aktör olarak öne çıkıyor. Hava, kara, deniz ve uzay alanlarında geliştirdiği sistemler, ulusal güvenliği güçlendirirken Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltıyor. Uluslararası işbirlikleri ve NATO projelerine katılım, şirketin küresel ölçekteki rolünü artırıyor.

Yapay zeka destekli radarlar, çok katmanlı hava savunma sistemleri, elektronik harp teknolojileri ve otonom platformlar, ASELSAN’ın yalnızca bugünün değil, geleceğin savaş konseptlerine de yön verdiğini gösteriyor. Böylece şirket, hem askeri alanda hem de ekonomik ve teknolojik gelişimde Türkiye için stratejik bir değer taşıyor.

Yorum yaz Yorum yaz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Haber

Dünyada en çok İHA kimde var?

Sonraki Haber

İsrail, sahada daha fazla dron kullanmaya hazırlanıyor