İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF) sırasında tanıtılan, Milli Savunma Bakanlığı (MSB) AR-GE Merkezi tarafından geliştirilen yerli mühimmat GAZAP bombası, dış basında ses getirmeye devam ediyor.
Alman kamu televizyon yayıncısı ZDF, bu bomba için “Mutter aller Bomben” — yani “bombaların anası” — tanımını kullanarak, Türkiye’nin savunma sanayindeki iddiasını güçlü bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti.

ZDF, 8 Ağustos 2025 tarihli haberinde Türkiye’nin savunma sanayisinde ulaştığı önemli bir kilometre taşı olduğunu belirtirken, Türkiye’ye karşı harekete geçilmesini istedi.
Gazap, hem teknik açıdan hem de sembolik anlamda Türkiye’nin askeri kabiliyetlerinde yeni bir dönem açtığını gösteriyor. Türkiye, uzun yıllar boyunca dışa bağımlı kaldığı savunma konusunda kendi kendine yetme hedefine emin adımlarla ilerliyor. Bu bağlamda Gazap, yalnızca yıkıcı gücüyle değil, aynı zamanda Türkiye’nin bağımsız savunma politikalarının bir göstergesi olarak öne çıkıyor.
ZDF, bombanın özelliklerine de yer verdi: “Serbest düşüş bombalarından üç kat güçlü”
ZDF, Türkiye’nin geliştirdiği MK 84 tipi Gazap bombasının teknik detaylarını kapsamlı şekilde aktardı. Bombanın ağırlığı yaklaşık 900 kilogram olup, patlayıcı gücü 8,5 ton TNT’ye eşdeğer. Bu güç, Türkiye’nin daha önce kullandığı klasik serbest düşüş bombalarının yaklaşık üç katına karşılık geliyor.
Gazap, üstün yıkıcılık potansiyelini sadece patlayıcı miktarından değil, özel tasarlanmış patlama mekanizmasından da alıyor.

Bombanın çalışma prensibi iki aşamalı patlamaya dayanıyor: İlk aşamada bomba havaya bir yakıt bulutu püskürtüyor. İkinci aşamada ise bu bulut ateşlenerek devasa bir şok dalgası ve yoğun ısı yaratıyor. Bu teknoloji, hedef üzerinde maksimum tahribat sağlarken, patlamanın etkisini geniş bir alana yaymasına imkân tanıyor. Ayrıca bombanın içinde yer alan 10.000 küçük metal parçacık, patlama anında iki kilometrelik yarıçapta etrafa saçılarak hem insan gücünü hem de mekanik hedefleri etkisiz hale getiriyor. Bu özellik, Gazap’ı alan etkili, yüksek ölümcül kapasiteye sahip bir mühimmat haline getiriyor.
ZDF’nin aktardığı üzere, Türk Silahlı Kuvvetleri Araştırma ve Geliştirme Merkezi Başkanı Nilüfer Kuzulu, bombanın teknik kapasitesini şu sözlerle özetledi:
“Patlamada 10.000’e yakın parçacık iki kilometrelik bir alana yayılır. Bu alan içindeki her şey yok edilir.”
Savunma sanayisinde yerli üretime dikkat çekildi
ZDF, Türkiye’nin savunma sanayisindeki yükselişini değerlendirirken, bu başarının temelinde yatan sebeplere de dikkat çekti; ‘’Türkiye, NATO üyesi olmasına rağmen silahlarının yaklaşık %80’ini yerli olarak üretmeyi başardı. Bu oran, uzun yıllar dışa bağımlı olan Türkiye için önemli bir dönüm noktası’’ dedi.

Haberde, TURDEF Genel Yayın Yönetmeni Özgür Ekşi’nin değerlendirmelerine yer verildi. Ekşi, Türkiye’nin bu seviyeye gelmesinde ambargoların ve yaptırımların önemli bir rol oynadığını belirtti. Özellikle Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası Batı’nın uyguladığı silah ambargoları, PKK ile mücadelede yaşanan zorluklar ve Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemi sonrası batıdan gelen kısıtlamalar, Türkiye’nin kendi savunma sanayisini geliştirmesini zorunlu kıldı.
Ekşi, ZDF’ye yaptığı açıklamada: “Geçmişte uygulanan yaptırımlar, bizi kendi silahlarımızı üretmeye yöneltti. Bugünkü savunma sanayimiz bunun bir sonucudur” ifadeleriyle, Türkiye’nin dışa bağımlılığı azaltma stratejisinin arkasındaki motivasyonu ortaya koydu.

ZDF’nin haberinde, Türkiye’nin savunma sanayisinin ekonomik başarısına da geniş yer verildi. 2024 yılında Türkiye’nin 7,2 milyar dolar değerinde silah ve savunma sistemleri ihraç ettiği, bu rakamın bir önceki yıla göre %30 oranında artış gösterdiği belirtildi. Bu artış, Türkiye’nin sadece iç piyasada değil, uluslararası arenada da savunma ürünleri konusunda önemli bir oyuncu haline geldiğinin göstergesi olarak değerlendirildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da fuar açılışında bu gelişmeye dikkat çektiği haberde yer aldı. Erdoğan, dünya güç dengelerinin yeniden şekillendiğine işaret ederek: “Küresel güç merkezleri yeniden şekilleniyor. Her gün yeni bir krizle uyanıyoruz” ifadeleriyle Türkiye’nin hem savunma hem de dış politika alanında kendine daha etkin bir yer edinme hedefini dile getirmişti.
Bölgesel strateji ve güvenlik hedefleri, tehdit olarak algılandı
ZDF, Türkiye’nin NATO üyeliğine rağmen, bölgesel krizlere karşı ittifak dışı inisiyatif alabilecek askeri kapasite oluşturma isteğini de öne çıkardı. Söz konusu strateji, Türkiye’nin coğrafi konumu ve bölgedeki çalkantılı durumlar göz önünde bulundurulduğunda oldukça kritik bir öneme sahiptir.

Haberde, Ortadoğu’daki gelişmeler örnek gösterildi; özellikle İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları ve Suriye’de süregelen çatışmalar, Türkiye’nin böyle bir bağımsızlık arzusunun temel nedenleri olarak sunuldu. Türkiye, bölgede daha etkili ve hızlı hareket edebilen bir askeri güç olmak istiyor.
ZDF’nin haberinde ayrıca, bu yeni silah teknolojisine dair güvenlik kaygılarına da yer verdi. Berlin merkezli Stiftung Wissenschaft und Politik’ten savunma uzmanı Jens Bastian, NATO’nun Türkiye üzerinde Gazap gibi kitlesel yıkım gücüne sahip silahların geliştirilmesi, ihracatı ve kullanımı konusunda daha sıkı denetimler uygulaması gerektiğini savundu.
Bastian, ZDF’ye yaptığı açıklamada: “NATO, Türkiye’yi belirli şartlara uymakla yükümlü kılmalı. Böyle bir kitle imha silahının hangi ülkelere satılabileceği, nerelerde kullanılabileceği net olmalı” ifadeleriyle, Türkiye’yi doğrudan hedef alarak, ittifakın bu konuda harekete geçmesi gerektiğini öne sürdü.
Kaynak: zdfheute.de


