Karanlık Aydınlık

ABD ordusu, gemiden karaya insansız ve otonom ikmali test etti

ABD, insansız araçların otonom özelliğinden istifade etmek için her yolu deniyor. Bu bağlamda İDA ile İKA ikmali test edildi.

ABD ordusu, Nisan 2025’te Pearl Harbor’da yapılan deneme ile otonom deniz ve kara araçlarının gelecekteki muharebe lojistiğinde oynayacağı kritik rolü gözler önüne serdi.

ABD ordusu, Project Convergence Capstone 5 (PC-C5) kapsamında insansız bir gemiden karaya otonom ikmal sistemini başarıyla test etti. Nisan 2025’te Pearl Harbor’da gerçekleştirilen testte, insansız deniz aracı (İDA), yük taşıyan bir insansız kara aracını (İKA) sahile tamamen otonom biçimde taşıyıp boşaltarak denizden karaya insan müdahalesi olmadan bir operasyon gerçekleştirdi.

Geliştirilen sistemin, çok alanlı yüksek yoğunluklu savaş koşullarına uyum sağlamak amacıyla yürütülen modernizasyon programının önemli bir parçası olduğu ifade ediliyor.

Testte kullanılan İDA’lar, GPS tabanlı seyrüsefer, çevresel sensörler, engel tanıma sistemleri ve güvenli iletişim altyapısıyla donatıldı. Sistemler, çevresel verileri analiz ederek görev esnasında anlık kararlar alabiliyor. Sahile ulaştığında ise İDA, İKA’yı yine otonom olarak boşaltarak kara kısmındaki operasyonu başlattı.

Modüler ve ölçeklenebilir lojistik platform

Bu teknolojilerin bir arada kullanımı, gelecekteki çatışmalarda dağıtık operasyonlara uygun, modüler ve ölçeklenebilir bir lojistik çözüm sunuyor.

Mühimmat, sağlık malzemesi, gıda ve yakıt gibi ihtiyaçlar, düşman kontrolündeki bölgelere insan riski olmadan ulaştırılabiliyor. Böylece personel güvenliği artırılırken, düşman ateşine açık olan konvoylara ve helikopterlere olan bağımlılık azalıyor.

Ortak Kara Kuvvetleri Destek Komutanlığı ulaştırma şefi Albay William “Will” C. Arnold, testin ardından yaptığı açıklamada, ABD ordusunun bu sistemleri müşterek harekât ortamlarında nasıl komuta ve kontrol edeceğini öğrendiğini belirtti. Bu tür deneyler, ABD Kara Kuvvetleri’nin teknoloji temelli, daha çevik ve sürdürülebilir savaş doktrinlerine geçişinde önemli rol oynuyor.

Çok alanlı entegrasyon ve müşterek harekât konsepti

ABD Kara Kuvvetleri tarafından yürütülen PC-C5; hava, kara, deniz, uzay ve siber alanlarda entegrasyonu amaçlayan, müşterek bir deney programı olarak ortaya çıktı.

Bu yıl düzenlenen PC-C5, özellikle veri tabanlı karar alma süreçleri, artırılmış manevra kabiliyeti ve entegre harekât kabiliyeti üzerine yoğunlaşıyor. Programa ABD ordusunun tüm kuvvetleriyle birlikte müttefik ülkeler de katılıyor.

Pearl Harbor’daki test, robotik ve otonominin lojistik alanındaki etkisini bir kez daha ortaya koydu. Gelecekteki muharebe senaryolarının, geniş coğrafi alanlara yayılmış ve yüksek risk içeren ortamlarda geçmesi beklendiğinden, bu tür sistemlerin önemi daha da artıyor. Özellikle Hint-Pasifik gibi ada zincirlerinin yoğun olduğu bölgelerde, bu sistemler ikmal hatlarının sürekliliğini sağlamak açısından vazgeçilmez olabilir.

Lojistik ayak izi azalıyor, destek gücü artıyor

ABD ordusunun otonom sistemlere yönelmesindeki temel nedenlerden biri, savaş alanında lojistik operasyonların daha az kaynak ve personelle, daha güvenli biçimde yürütülmesini sağlamaktır.

Geleneksel lojistik yöntemlerde, bir ikmal hattının kurulması ve işletilmesi, çok sayıda personel, araç, zaman ve güvenlik önlemi gerektiriyor. Bu durum hem ciddi bir insan gücü ihtiyacına yol açıyor hem de birliklerin yerinin tespit edilmesi riskini artırıyor.

İnsansız deniz ve kara araçlarının entegre şekilde çalıştığı bu yeni sistem sayesinde, ikmal görevleri artık doğrudan cephe hattına kadar insan müdahalesi olmadan gerçekleştirilebiliyor. Böylece hem görevde yer alan personelin hayati riski azalıyor hem de bu tür operasyonlar çok daha az sayıda unsurla yürütülebiliyor. Bu da ordunun genel anlamda “lojistik ayak izini” küçültmesini sağlıyor. Yani daha az kaynakla, daha geniş alanlara, daha hızlı ve sürdürülebilir bir şekilde ikmal yapılabiliyor.

Düşman tehdidinin yoğun olduğu veya hava desteğinin mümkün olmadığı bölgelerde, bu sistemler sayesinde zayiat riski en aza indiriliyor. Aynı zamanda, insansız sistemler tekrarlanabilir görevlerde daha etkin olduğu için, ikmal sürekliliği de güvence altına alınmış oluyor. Düşman tarafından hedef alınması zor olan, radar izi düşük bu sistemler, hem görünmezlik hem de esneklik sağlıyor.

Bu stratejik dönüşüm, yalnızca savaş ortamında değil, insani yardım operasyonlarında da etkin kullanılabilecek yeni bir lojistik anlayışının önünü açıyor.

Gerektiğinde afet bölgelerine ya da ulaşılması zor yerlere insansız sistemlerle yardım malzemesi ulaştırmak da mümkün hale geliyor. Böylece ABD Kara Kuvvetleri, sadece savaş alanında değil, kriz yönetimi ve barışı destekleme operasyonlarında da daha hızlı, daha etkin ve daha güvenli bir lojistik yapıya kavuşuyor.

Kaynak: Army Recognition

Yorum yaz Yorum yaz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Önceki Haber

Almanya’dan dolanan mühimmat hamlesi

Sonraki Haber

Rusya, ele geçirdiği Bradley zırhlı aracı sahaya sürdü