Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin, ABD Başkanı Donald Trump ile Alaska zirvesi sonrası yaptığı telefon görüşmesi, Ukrayna’da kalıcı barışın sağlanmasına yönelik yaklaşımlar arasındaki temel farklılıkları gün yüzüne çıkardı.
Washington Post’a dayandırılan ve henüz doğrulanmayan bir iddiaya göre Trump, savaşı bitirmek için Zelenski’ye Donbas’ın tamamını Rusya’ya bırakmasını teklif etti.
Tartışmalı öneriye karşı Zelenski, kendi diplomatik hamlesini yaparak, hem somut barış şartlarını ortaya koydu hem de Ukrayna’nın egemenliğinden taviz vermeyeceğini kesin bir dille ilan etti.
Trump’ın barış anlayışı: “Toprak Karşılığı Anlaşma” modeli
Washington Post’un, kimliklerinin açıklanmasını istemeyen iki ABD’li yetkiliye dayandırdığı haberi, Trump’ın Ukrayna-Rusya ihtilafına dair yaklaşımının temelinde bir pazarlık anlayışının yattığını gösteriyor.

İddialara göre, ABD Başkanı daha önceki “ateşkes” şartından vazgeçerek, doğrudan bir barış anlaşmasına ulaşılması için Ukrayna’dan toprak tavizi talep etti.
Teklifin, halihazırda Rusya’nın kontrolündeki bölgelere ek olarak Donbas’ın tamamının da Moskova’ya terk edilmesini içermesi, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ilkesine doğrudan bir meydan okuma olarak yorumlandı. Trump’ın bu yaklaşımı, daha önce Fox News’e verdiği; “Rusya çok büyük bir güç ama onlar (Ukrayna) değil, bir anlaşma yapmalılar” şeklindeki demeciyle de tutarlılık gösteriyor.
Söz konusu model, diplomatik süreçleri hızlandırmayı amaçlasa da uluslararası hukukun temel prensiplerini ve Ukrayna’nın egemenlik haklarını göz ardı etmesi nedeniyle ciddi eleştirilere maruz kalıyor.
Washington Post’un haberi doğruysa, Trump’ın Ukrayna-Rusya ihtilafına dair yaklaşımında önemli bir değişim yaşandığı görülüyor. Daha önce “ateşkes” vurgusu yapan Trump’ın, şimdi doğrudan bir barış anlaşmasına odaklandığı ve bunun için toprak tavizine dayalı bir model önerdiği iddia ediliyor. Bu yaklaşım, çatışmayı hızlı bir şekilde sonlandırmayı amaçlayan bir “pazarlık” mantığına dayanıyor.

Ukrayna makamlarına göre Rusya’nın uluslararası hukukun temel prensibi olan toprak bütünlüğünün ihlal etmesi ve bu çözüm yaklaşımının Ukrayna’nın egemenlik haklarının göz ardı edilmesi riski taşıması nedeniyle ciddi tartışmalara yol açıyor. Trump’ın “Rusya çok büyük bir güç ve onlar değil” şeklindeki pragmatik söylemi, bu yaklaşımın temelini oluşturuyor.
Zelenski’nin karşı hamlesi: Karada, havada ve denizde ateşkes
Trump’ın teklifinin kamuoyuna yansımasının ardından Zelenski, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlarla Ukrayna’nın duruşunu netleştirdi.
Zelenski’nin barışa giden yol için belirlediği şartlar, tek taraflı bir anlaşma yerine, uluslararası hukuka ve insani ilkelere dayalı bir çözüm arayışını ortaya koyuyor.

Ukrayna lideri, “karada, havada ve denizde ateşkesin” derhal sağlanması çağrısında bulunarak, sadece askeri çatışmanın durdurulmasını değil, tüm cephelerde topyekûn bir duraksamayı talep etti. Ayrıca Rusya tarafından kaçırılan tüm asker ve sivil savaş esirlerinin serbest bırakılması ve kaçırılan çocukların geri getirilmesi gibi insani şartların da müzakerelerin temelini oluşturması gerektiğini vurguladı.
Zelenski, bu taleplerini açıklarken en önemli prensibini de tekrarlayarak Trump’ın iddia edilen teklifine en güçlü yanıtını verdi: “Ukrayna için önemli olan tüm konular Ukrayna’nın katılımıyla görüşülmeli. Bölgesel konular da dâhil olmak üzere hiçbir mesele, Ukrayna olmadan çözülemez”

Zelenski, şimdilik Ukrayna’nın kendi kaderini belirleme hakkına yönelik her türlü dış baskıya karşı sergilediği sarsılmaz duruşu simgeliyor ve diplomatik süreçlerde Ukrayna’nın masa dışında bırakılmasının kabul edilemez olduğunun altını çiziyor.
Alaska zirvesine dair tepkiler devam ediyor
Zelenski’nin bu tepkisi, sadece Trump’a yönelik bir cevap değil, aynı zamanda Alaska zirvesi sonrası oluşan küresel diplomasi denklemine de bir mesaj niteliği taşıyor. Avrupa liderleri daha önce yaptıkları açıklamalarda, Ukrayna’nın geleceğinin onun katılımı olmadan tartışılmasından duydukları endişeyi dile getirmişti.
Washington Post’un haberi, bu endişelerin yersiz olmadığını ve ABD’nin müttefiklerinden bağımsız olarak Rusya ile Ukrayna’yı ilgilendiren konularda masaya oturduğunu gösteriyor.
Zelenski’nin sosyal medya üzerinden doğrudan kamuoyuna seslenmesi, müzakerelerdeki rolünün önemini pekiştirirken, Ukrayna’nın barış sürecini yalnızca iki liderin inisiyatifine bırakmayacağını da uluslararası arenaya ilan ediyor. Ayrıca kalıcı bir barışın, ancak tüm tarafların hukuka ve egemenlik prensiplerine saygı duyduğu bir müzakere süreciyle mümkün olacağı anlaşılıyor.